Tarihi 26 Haziran 2015

Hep aynı!

Oyun kuranlar asla günlük hesap yapmıyor. Satranç tahtasının başına geçiyorlar, piyonları, atları ve filleri yem olarak öne sürüyorlar. Ardından veziri de şahları da süpürüyorlar. Osmanlı'da bu memlekete hizmet etsin diye Avrupa'ya gönderilenler masonlarla tanıştı, yemlendi, devşirildi ve bu ülkeye gönderildi.
İttihatçı zihniyeti hortlattı önce İngilizler. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. İngilizler'in kontrolündeki ittihatçı Paşalar, göreve gönderildikleri Ortadoğu'da oradaki insanların beklentilerinden çok farklı bir görünüm sergiledi. "Biz Batılıyız, buradakiler gerici" mantığıyla hareket eden ittihatçı paşalar bölgede zulme başladı. İşte bu İngilizler'in tam da istediği görüntüydü. Sonra Araplar'a gittiler, "Bakın bunlar yozlaşmış...
Sizin din anlayışınızdan uzaklaşmış insanlara mı teslim edeceksiniz kutsal toprakları
" diyerek isyana teşvik ettiler. İlk isyan hareketini Şerif Hüseyin başlattı. İngilizler kendisine Hicaz Krallığı Devleti'ni vaad ettiler. Vaad edilmiş devlet tüm Araplar'ı bir bayrak altında toplayacaktı.
Projenin mimarları Lawrence ve İngiliz Mc Mahon'du. Ayda 400 bin İngiliz altını gönderen de tanıdık bir şirket; Rio Tinto'ydu. Patronu bu OPERASYONLA İsrail'i kuran, İngiltere Siyonistler Derneği Başkanı Baron de Rotschild'di. İngilizlerden destek alan Şerif Hüseyin, Arap Birliği kurup Halife olacağı hayallerine kapılırken Londra boş durmuyordu. Bir taraftan bölgede Vehhabiliği yayıyor, bir taraftan da Şerif Hüseyin ailesinin üzerine Suud ailesini sürüyordu. Arapları ikiye bölerek birbirlerine kırdırdılar, Ürdün ve Suudi Arabistan'ı VAAD EDİLMİŞ hayallerle, kanla kurdular.
İngilizler'in devşirdiği ittihatçılar tarafından harbe sokulan Osmanlı o dönemde Çanakkale'de, Balkanlar'da, Kafkaslar'da savaşıyordu. Parçalanma böylesine SİN Sİ bir KIRDIRMA OPERASYONU ile hayata geçirildi. Hicaz Krallığı Devleti Başkanı olmayı bekleyen Şerif Hüseyin'i de sattılar ve Kıbrıs'a sürgüne gönderdiler. Ona vaad edilen topraklar aslında İngilzlerle Fransızlar arasında yapılan gizli Skyce Picot anlaşması ile paylaşılmıştı bile. Şerif Hüseyin son günlerinde çocuklarına BÜYÜK OYUNA geldiğini gözyaşlarıyla anlatıyor, "Ekmek kapımız, asırlar boyu koruyucumuz olan Osmanlı Devletine karşı işlediğimiz günahların, giriştiğimiz isyanların ilahî cezasını çekiyoruz" diyordu. İngilizler Şerif Hüseyin'i Osmanlı'ya karşı kullanmışlardı. Aynı İngilizler, Suud ailesini de hem Şerif Hüseyin'e hem de Osmanlı'ya karşı acımasızca kullanmanın hazzını yaşamıştı. Bugün Suriye ve Irak'ta ne oluyorsa o dönemde de AYNI AKIL vardı. Sınırımızda yakalanan İngiliz ajanları ile militan taşıdıkları İŞİD'i, bölgedeki tüm ülkelere karşı kullanıyorlar, Esad'ın üzerine sürüyorlar, geri çekiyorlar, Irak'a yöneltiyorlar. Yetmiyor, Türkiye'yi karıştırmak için Kobani'ye sürüyorlar.
Ardından PKK'nın PYD'sini, Kürtleri IŞİD'in üzerine salıyorlar. Osmanlı'nın ve VAAD EDİLMİŞ KRALLIK sözü verdikleri Şerif Hüseyin'in üzerine sürdükleri Vehhabiler de o zaman IŞİD ile aynı metodları uyguluyordu. Kılıçlarla önüne gelenin kafası toplu törenlerle kesiliyor, kız çocukları savaş ganimeti olarak kaçırılıyor, camiler, türbeler yıkılıyor, bölgedeki tüm mezarların üzerinden geçiliyordu. Bugün neyse dün de oydu, dün dündü bugün de dündü. Sultan Abdülaziz döneminde Londra'ya kaçan, İngilizlere "Ben bu adamı tahttan indireceğim" diye söz veren, mason paşaların bastırması ile İstanbul'daki görevine geri dönen bir AVNİ Paşa vardı. Son vazifesi, Mason Şeyhülislam'dan aldığı fetva ile Sultan Abdülaziz'in bileklerini kestirerek öldürtmesi oldu. O dönemler Paşalarımızın Avrupalılara "Osmanlı öyle büyük ki, siz dışarıdan biz içeriden yıkamadık" dediği günlerdi. AVNİ Paşa gibi bir de Abdülhamid Han döneminin bir FUAT Paşası vardı. O da ömrünü Filistin'i satmayan Abdülhamid Han'ı devirmeye adayanlardı. İttihatçı iki isim FUAT ve AVNİ haritaların çizildiği o tarihe, bir imparatorluğu satanlar olarak geçti.
Bugün de hemen yanıbaşımızda, dışarıda haritalar çiziliyor. Ve İÇERİDE her yer FUAT AVNİ kaynıyor. Vaad edilmiş hayaller uğuruna birilerinin vaad edilmiş topraklarına hizmet edenlere pişmanlık da yetmeyecek.
Ülkeye ve LİDERLERE isyan bayrağı açan FUAT AVNİLER gelecek nesillerin önüne mutlaka konacak. Tıpkı geçmişteki Abdülaziz ve Abdülhamid Han düşmanı FUAT AVNİ'ler gibi!