Tarihi 2 Nisan 2015

Kaybedecekler

Barış dedik, çözüm süreci dedik... Silahlar susacak dedik. Kandil boşalacak dedik.
30 yıldır Kandil'e döktüğümüz enerjimizi...
Enerji hatlarına ayıracağız dedik. Ve dahası Kandil'de petrol arayacağız dedik. Bu ülkeye barış gelmesi için kefen giymeyi göze alanlar çıktı... Ülkenin canları toprağa gömülüyordu, 800 milyar doları teröre hibe ediliyordu. Neredeyse 1 trilyon dolar sınırına gelinmişti. O paraların tamamı terörü besleyenlerin cebine gidiyordu.
Tabii ki 80 milyon içinden kefen giymesi gerekenlerin çıkması lazımdı.
Geç bile kalınmıştı.
Kuzey Irak'ta petrol anlaşması yaptığımız günlerdi.
ABD'ye gidiyordu Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı.
Kimsenin haberi yoktu bu ülkede. Sadece İngiliz Reuters ajansının bilgisi vardı. Ve onun muhabiri Esenboğa havalimanında ABD'ye giden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na bildiği konuyu soruyordu; "Irak'ta petrol anlaşması yaptığınız doğru mu?" diye. Başbakanımız "Evet doğru ama diklenenler var. ABD'de bu diklenenleri de konuşacağız" diyordu. İşte enerjiye yılda 60 milyar dolar harcadığımız ve bağımlı hale geldiğimiz sorunu ne zaman çözmeye kalktık, "DİKLENENLER" o andan itibaren düğmeye bastı. Oslo'yla, Gezi'yle, 17 Aralık'la bu ülkeye saldırdılar. İçeride birbirimizi yememizi, Suriye'ye dönmemizi istediler. Mısır'dan Tunus'a kadar Türkiye'yi destekleyen bir iktidar haritası vardı.
Tunus'ta, Mısır'da ve Türkiye'de aynı anda insanları meydanlara dökerek "Her yer Taksim, her yer Tahrir" dediler.
Türkiye'nin trilyon dolarını terörle çalanların karşısına son birkaç yıldır başka bir ülke çıkmıştı. Türkiye o hırsızların Ortadoğu'da ve Afrika'da götürdükleri pastadan pay almıştı üstelik. "Türkiye'yi soyuyorduk, şimdi bizim paramıza göz diken bir Ankara var" diyerek delirdiler. Tek çözümleri vardı. Ankara'yı ele geçirip, onlara boyun eğecek iktidarları yukarıya taşımak. Bunun için de "Kefen giyen"i indirmek lazımdı.
Önümüzde seçimler vardı, kaçırılmaması lazımdı. CIA "Bazı ülkelerin elektrik sistemlerinin kodları hackerlerin eline geçti. O ülkeler karanlığa gömülebilir" diyordu. Dünyada tüm hackerler de istihbarat örgütleri tarafından tespit edilip "KADRO"ya alınıyordu. Bu bir gerçekti.
Karanlık bir el aynı günde şalteri indirirken, tetikçilerini de Adliye'de savcıyı öldürmeye gönderiyordu. Seçim öncesi KAOS planı devreye giriyordu. "Enerjinizi Irak'taki petrollere değil, Kuzey Irak'taki Kandil dağına harcamanız lazım" diyordu birileri. Bunu görecek, okuyacak, anlayacak ve anlatacak bir muhalefet nasılsa yoktu bu ülkede. O muhalefet tetiği çekenlere bırakın terörist demeyi, tek laf bile edemiyordu.
Düğmeye basanların ekmeğine yağ, bal döküyor, teröristleri değil hükümeti ve istihbaratı yerden yere vuruyordu. Sanatçılar, televizyoncular, gazeteciler çıkıyor teröristlere "Eylemciler, savaşçılar" diyerek tweet atıyor, bir "Kahramanlar" demedikleri kalıyordu. O terör örgütü yıllardır Yunanistan Lavrion kampında eğitim görüyordu.
İngilizler tam 150 yıldır, bu topraklarda bize karşı hep Yunanistan'ı kullanıyordu.
Yunan askerlerini İzmir'e çıkarıp, Kütahya'ya kadar sürüklüyor, böylece onları kullanarak tek mermi atmadan Çanakkale'yi geçip İstanbul'u işgal ediyordu. Bizim bugünkü Sol da zaten İngiliz'di. Küba'ya, K.Kore'ye, Çin'e veya Rusya'ya yerleşen solcumuz yoktu. Londra ve civarını sevenler çoktu. Sol teröristler bu ülkede savcı öldürüyor, solcu aydın tayfasından bazıları içten içe neredeyse sevinecek duruma geliyordu. Öldürülen savcının sosyal demokrat aileden geldiğini de solcu Baro başkanı açıklıyordu. Solcu terörist, Sosyal Demokrat aileden savcıyı vuruyor, bazı solcular "Savaşçılar" diyerek teröristlere bir tek methiye düzmedikleri kalıyordu. Bu ülkede OYUN KURAN güçlerin AKLI'nı okuyamayanlar, nasıl bir sistem ve girdap içinde olduklarının farkında değildi.
Bu satırları yazarken bir haber daha geldi, İstanbul emniyetine bir saldırı gerçekleştirildi.
Yunanistan kamplarından terör ihraç edenler belli ki çıldırmış durumda. Belli ki onları delirme noktasına getiren bir ANKARA var artık. Delirenlerin tımarhanesine kapanmayı kabul edip, şırıngayı yiyeceğimiz dönem kapandı. Türk halkı gerçekleri biliyor artık. Olaylara gösterildiği gibi bakmayan, sorgulayan bir MİLLET olduk. Her seçim öncesinde yerli yabancı her enstrümanla hep saldırdılar. Sandık'tan balyoz çıktı ve tepelerine indi. Her saldırı onlara daha büyük SOPA olarak döndü. Yine kaybedecekler.