Tarihi 1 Nisan 2015

Elizabeth'e yardım

Windsor Sarayı... Altından Thames nehri geçiyor. Britanya monarşisinin resmi ana rezidanslarından biri. Buckhingham Sarayı ve Holyrood Sarayı ile birlikte paha biçilemeyen saraylar içinde İngiltere'de ilk üçe giriyor. Diğer tüm saraylar gibi üçü de Kraliçe Elizabeth'e ait. Windsor Sarayı'na Kraliçe sadece hafta sonlarında geliyor. Ama bu sürekli olmuyor.
Saray'da bir de meşhur bir oda var. Kraliçe Mary'nin oyuncak bebek evi olarak sergileniyor.
Kraliçe Elizabeth'in başı bu aralar Windsor Sarayı ile dertte. Büyük sıkıntı yaşıyor kadıncağız. Çünkü sadece haftasonları ziyaret edecek diye tam 200 personel çalışıyor sarayda. Ve bu günlerde o görevliler greve hazırlanıyor. "Kraliçe bize mesleğimizden farklı işler de yaptırıyor. Mesela garsonlara ziyarete gelenler için zorla rehberlik görevi veriliyor. Ancak ek ücret ödenmiyor" diye isyan başlattılar. "Ayda 2 bin dolar ortalama ücret alıyoruz. Bu da asgari geçim standartlarının altında. Açlık sınırında çalıştırılıyoruz" diyerek rest çektiler. Kraliçe Elizabeth hanımefendi ise gazetelere demeç veriyor; "Bir ton saray ve emlağım var. Masraflar çok. Hepsine yetişemiyorum ayol" diyor. Kraliçe'ye daha çok para lazım.
Onun içindir dünyayı daha daha soymak için her yerde at koşturuyorlar. Ortadoğu ve enerji hatları onlar için en kolay soyulacak bölgeler. Ancak son yıllarda hep karşılarına başkalaşan ve tuhaflaşan bir Türkiye çıkıyor. "Pastadan ben de alacağım ama bunu gönül bağlarımız ile sağlayacağım" diyen bir Ankara karşılarına dikiliyor. Onun için Mısır'da Türkiye ile ekonomik ilişkilerini zirveye çıkaran Mursi'yi indirdiler. Yerine gelen Sisi'yi İsrail'e bağlayıp rahatladılar.
Bugün Sisi, Mısır gazını İsrail'e kendi halkından daha ucuza satıyor. Bunu kimse bilmez. Sisi iktidara gelir gelmez limanlarını Türk mallarının kullanımına kapattı. Halbuki Mursi döneminde tüm mallarımız Mısır limanlarından bölgeye dağılırdı. Şimdi bu köprüyü bize kapattılar. Geriye bizim için İsrail'in Hayfa Limanı kalıyor. Müthiş bir ÜST AKIL Mısır'da darbe yaparak Türkiye'yi İsrail'in Hayfa Limanı'na MUHTAÇ bıraktı. Yani İsrail'in kucağına oturtmak istedi. Ancak Ankara müthiş bir hamle yaparak Somali'ye gitti ve orada liman satın aldı. Oyunu bozdu. Onun için Cumhurbaşkanı Erdoğan oraya gitmeden bir gün önce Somali'de bomba patlatıp gözdağı verdiler. "Buralara gelme, git İsrail'in Hayfa'sına" dediler. Oynanan bu oyunları bizim muhalefet bilmez, anlamaz. Onun için çıkarlar, "Ne işimiz var Somali'de" derler. Böyle dedikçe de Tel Aviv'den başlarlar, New York'u dolanıp bilmeden Londra'ya hizmet ederler. Aynı akıl, Çağlayan Adliyesi'ni bizim çocukları kullanıp bastırır, savcıyı rehin aldırır. Bilmez o eylemi yapan, kime hizmet ettiğini. Memleketi kurtardığını zanneder. Avrupa'dan elli yıl sonra hızlı tren yaparsın, birilerini gönderirler kablolarını kestirirler. Sabah saat 10.00'de büyüme rakamları açıklanır, Batı hızla eksiye giderken bizde 2.9 açıklanır. İngiliz medyası on dakika sonra şaşırdıklarını yazar. "Ama geriye gidecek" diye temennileri sıralar BBC.
Büyüme rakamları açıklandıktan 36 dakika sonra gizli bir el elektriği keserek Türkiye'yi karanlığa boğmaya çalışır. Üst üste gelen bu tezgahları anlayamayan o kadar çok kişi var ki bu ülkede. Hala "Ne işimiz var Somali'de" modunda gezinirler aramızda. Yılda 20 milyar dolar ciro sınırına dayanan THY'de bir yetkili bize "En büyük mücadeleyi yabancı istihbaratlara karşı veriyoruz" diyordu. Bunun analizini yapacak ne muhalefet ne de profesör var bu ülkede.
Neyse Kraliçe Elizabeth'e para lazım bu aralar. Windsor Sarayı'ndaki işçiler ele güne karşı rezil edecek onu. Haydi Türkiye... Kraliçe'ye yardım. Elizabeth için pamuk eller cebe. Ne işimiz var Somali'de yahu! Ha gayret, seçime az kaldı... İçeride eylemler yapalım, kabloları keselim, adliyeleri basalım, çözüm sürecini sabote edelim, birbirimizi yiyelim, Ankara'yı indirelim... Windsor Sarayı'nı yükseltelim. Kraliçe Mary'nin bebek
odasına bile ödenek lazım. Yazık değil mi?