Tarihi 13 Şubat 2015

Bizim çocuklar!!!

ABD'de 3 Müslüman genç, fanatik İslam düşmanı tarafından başlarından kurşunlanarak öldürüldü. Aynı Fransa'da yerde yatan polisin başından kurşunlandığı gibi.
Fransa'daki o görüntüler dünyayı ayağa kaldırdı.
Amerika'daki kafaya sıkma ise kimsenin umurunda olmadı.
Dünya basın imparatoru Murdoch, Charlier Hebdo saldırısından tüm dünya Müslümanlar'ını sorumlu tuttu.
Sahibi olduğu yüzlerce yayın organı Müslümanlar'ı yerden yere vurdu.
Amerika'da 3 Müslüman gence yapılan saldırı karşısında 3 ORANGUTAN'ı oynadı Murdoch. ABD basını, CNN ise 3 ŞEMPANZE takıldı.
Avrupa basını da 3 ŞEBEK fotoğrafı verdi. Dünyanın dört bir yanından devlet başkanları ABD'deki cenazeye koşmadı.
Netenyahu zorla ABD'ye girip "Ben de cenazeye katılacağım" demedi. Milyonlar sokağa dökülüp isyan etmedi.
Nasılsa Medya Baronu Murdoch da Charlie Hebdo'nun katili ilan etmişti onları. Kim niye dövünsün, ağlasın, sızlasındı? 3 Müslüman ölmüştü işte. Kafalarına hayvanca kurşun sıkılan 3 genç "BİZİM ÇOCUKLAR" değildi nasılsa onlara göre. Dünyaya yön veren GÜÇ'ler ve onların kullandığı ALGI İmparatorlarına göre "BİZİM ÇOCUKLAR" kavramı çok önemliydi.
Mesela bizde 12 Eylül darbesi yapıldığında, ABD başkanının kulağına CIA tarafından fısıldanmıştı. "Bizim çocuklar başardı" diye. Eğer "BİZİM ÇOCUKLAR" verilen görevi başarıyla tamamladıysa onlara yardım edilmeliydi. Zira darbe, ekonomiyi çökertir, sonunda başarılan işin kafasına 3 kurşun sıkardı. Ülkeyi batırır, toprağa gömerdi.
O yüzden "BİZİM ÇOCUKLAR"a yardım şarttı. İşte sırf bu nedenle ANGLO SAKSON yani İngiliz aklının yönettiği ABD'nin o dönemdeki başkanı, dört Avrupa ülkesi başkanını bir dağda toplantıya çağırdı. Gözlerden uzakta yapılan ve tarihe Guadalupe Zirvesi olarak geçen bu toplantıda ABD Başkanı, misafirlerine "Türkiye'de bizim çocuklar başardı.
Onlara yardım etmemiz gerek. Pamuk eller cebe"
çağrısı yaptı. Konuk devlet başkanlarından biri "Bu yardımı açıktan yaparsak, Türkiye'deki darbeyi bizim yaptırdığımız ortaya çıkar. En iyisi OECD aracılığı ile para toplayıp gönderelim" teklifinde bulundu. Bu teklif beğenildi ve Türkiye'deki "BİZİM ÇOCUKLAR"a OECD aracılığı ile yardım kararı alındı.
Peki bu gelişme Türk kamuoyuna perde arkası gösterilmeden nasıl duyurulacaktı?
Hiç sorun değildi, plan hazırdı. Ankara'da Paris caddesinde USIA (Unıted Stated Information Agency) binasından beş gazeteci girdi. Biri uluslararası ajans AP'nin muhabiri, diğerleri de dört tanınmış Türk gazetecisiydi.
Onları bir toplantı odasına aldılar. Beyaz Saray'dan gelen temsilci, onlara Türkiye'ye verilecek SADAKA'yı anlattı. Haberi nasıl yapacaklarını tarif etti ve ekledi; "Aman ha haber kaynağınızı deşifre etmeyin" diye. Türkiye'deki BİZİM ÇOCUKLARA SADAKA Operasyonu'nu, o toplantıda yer alan gazetecilerden birinden dinledim.
Bugün artık SADAKA dönemleri bitti.
Çünkü YENİ TÜRKİYE var karşılarında.
Ve "Bizim çocuklar" diyemedikleri, söz dinlemeyen bir yönetimle karşı karşıya olmanın ıstırabını yaşıyorlar artık.
Onun için saldırıyorlar. Dün bu ülkenin sahibi olup sadaka dağıtanlar artık bizi BATIRMAYA çalışıyor. İçerideki sisteme yerleştirdikleri gizli ellerle Dolar kuruyla oynuyorlar. Böylece enflasyonu yükseltmeye çalışıp faizin indirilmesini engelliyorlar.
Yüksek faiz ile de paramızı içlerine çekip, soyuyorlar. Paralellerle geliyorlar, üçgenlerle dönüyorlar. Yılda 44 milyar euro ekonomiye katkı yapan havaalanlarına karşı çıkacak birilerini buluyorlar. Ağaçla başlayıp, köprülere hayır diyen yığınları sokaklara döküyorlar. Nasılsa içerde onlara bağlı olduğundan bihaber "BİZİM ÇOCUKLAR"ın sayısı bir hayli fazla. Bu ülkeyi sahiplenme açısından New York, Tel Aviv'e paraleldi yıllarca. Londra ise hem merkez hem de üçgenin tepesiydi. Dün bir haber vardı İngiliz Times gazetesinde. "Avrupa Birliği sınırları içinde TECAVÜZ suçundan hüküm giymiş mahkum sayısında İngiltere birinci sırada yer alıyor" diye.
Evet İngilizler ilk sıraya yerleşmiş durumda.
Dünyaya tecavüz ediyorlar ve bu işi çok iyi biliyorlar.