Müthiş itiraflarda bulunuyordu Fuller.
Ortadoğu'dan Afrika'ya, Osmanlı'dan kalan gönül bağları rüzgarına kapılan Türkiye'nin önüne geçmek gerekiyordu.
Bu amaçla IŞİD'in kurulduğunu ve ANKARA'nın önüne set olarak çekildiğini çok güzel anlatıyordu Graham Fuller.
Tampon bir devlet kurarak YOL kesmişti CIA-MOSSAD ve İngiliz istihbaratının işbirliği.
Biz de aylardır hem bu köşede hem de YAZBOZ programında zaten aynı şeyleri söylüyorduk.
Sağolsun çok güzel itiraflarla destek verdi bize CIA ajanı.
Zaten her şey kabak gibi ortadaydı.
İnsanlar görüntülere biraz baksa, biraz sorgulasa derin IŞİD yapılanmasını anlamak zor değildi. Nitekim önceki gün törenle kafalar kesti yine IŞİD.
Amerikalı gazeteci David Kassig ve 18 kişiyi kameralar önünde hallettiler.
Kafa kesenlerden ikisi Amerikalı, ikisi İngiliz ve biri de Alman çıktı.
Biraz daha araştırılsa belki de üçü Fransız, beşi Avustralyalı, ikisi Belçikalı çıkacaktı.
Avrupa'dan Amerika'dan geliyorlar, kafa kesip gidiyorlar. Yani ülkelerine dönüyorlar.
Bunu ben söylemiyorum.
İngiltere Kraliçesi'nin resmi yayın organı BBC yayınladı haberi. Ben de oradan öğrendim.
Habere göre 80 farklı ülkeden 15 bin kişi Suriye'ye koşmuş.
CIA'nın araştırması bu yönde.
Bazı ülkeler savaş bölgesine militan akışını nasıl durdururuz diye uğraşıyor.
Bu gayet normal. Ancak bazı ülkeler bu konuda kılını kıpırdatmıyor.
İşte haberin bu bölümü çok ilginç.
Umurlarında değil yani IŞİD'de kafa kesenlerin geri dönüyor olması.
Suriye'ye seyahat etmek Batı'da yasadışı değil. Adamların bu anlamda bir kanuni yaptırımları yok. Ve gelelim haberin içindeki bomba detaylara.
Mesela Danimarka IŞİD'e katılıp, kafa kesip geri dönenlerden çekinmiyor. Geri dönenleri gözaltına almak için polisler beklemiyor. Tam tersine KARİYER DANIŞMANLARI karşılıyor. "Ooo hoş geldiniz beyler, size iş sağlayalım, KARİYER YAPIN" diyor.
Vallahi aynen böyle diyor KRALİÇE'nin BBC'sinde yayınlanan haberde. "Bu gençlerle diyalog kurmak lazım" diyormuş Danimarka'yı yönetenler.
Royal United Services Enstitü Başkanı Michael Clarke'nin bu konuda demeci de var. Danimarkalı diyor ki; "IŞİD'den dönenlerle diyalog kurarsak istihbaratımız da artar hem."
Oh oh ne güzel... Hem sohbet, hem iş, hem de KARİYER imkanları.
Bu açıklamadan sonra Danimarka'dan, hem istihbarat verecek hem de kariyer yapacak çok genç çıkacaktır IŞİD'e katılmak için.
Maşallah, maşallah diyelim. İsterseniz biraz da Kraliçe'ye aşk derecesinde bağlı Suudi Arabistan'a gidelim. Bakın ne diyor BBC, Suudi yönetiminin müthiş projeleri konusunda? Efendim İngilizlerle önceki gün ORTAK TATBİKAT düzenleyip dosta düşmana gözdağı veren Suudlar, IŞİD'de katılıp KAFA kesip geri dönenler için rehabilitasyon merkezi kurmuş. Riyad'da oldukça geniş ve etkili bir alanda mükemmel tesisler yapılmış. Eğitimden danışmanlığa her türlü hizmet veriliyormuş. Kafa kesicilere AŞ, İŞ İMKANLARI ve seçenekleri sunuluyormuş. Hatta bu tesislerde ağırlanan kafa kesici iki IŞİD'çi, aldıkları eğitim sonrası YEMEN'e gitmiş. Orada EL KAİDE'yi kurmuş. Maşallah maşallah, ne de güzel haberler veriyor Kraliçe'nin resmi yayın organı BBC. Bir de Avrupalı, Batılı uzmanları konuşturmuşlar haberde. "Efendim geri dönen IŞİDçileri hapse koysak adamlar burada militan toplar" diyorlar. Kılıfa ve bahaneye bak iyi mi.
Sal gitsin dışarıya, gitsinler YEMEN'de EL KAİDE kursunlar daha faydalı iyi mi?
İşte IŞİD militanı olmak böyle ayrıcalıklı bir şey. Ee CIA ajanı Graham Fuller boşuna söylemiyor; "IŞİD'i biz kurduk. Hem ANKARA'nın hızını kesmek hem de körfezdeki kralları ve emirleri korumak için" diye. Ne yapacak adamlar?
Kendi adamlarını hapse mi atacak?
E bir de psikolojileri bozulmuş KAFA KESMEKTEN...
Alacaksın rehabilitasyon merkezlerinde psikologlar eşliğinde rehabilite edip İŞ VE KARİYER imkanları sunacaksın adamlara.
Adamlar, adamlarına sahip çıkıyor. Bravo!!!
