Tarihi 28 Ekim 2014

Bağımlılar!!!

Cinayetler işliyorlar... Bayrak yakıyorlar.
Barajlara okullara saldırıyorlar.
Uyuşturucu çekerek hem de. Gözleri kararmış, alev alev fışkıran bakışlarla... Seni, beni, hepimizi yutmak istiyorlar. Kendini bilmezler, haddini aşanlar... Ruh hastası saldırganlar.
Güneydoğu'daki manzara böyle.
Ve bu manzaraya bir yorum geliyor; "Bayrak, insanların yüzlerce yılık değerlerinin bir birleşkesidir.
Saygılı olmak 76 milyon insanın tümünün görevi ve sorumluluğudur.
Yakmak hiç birimizin haddine de hakkına da değildir. Birçok olayda tanıklık etim.
Şu anda gençliğimiz geleceğinden umudunu kesmiş olmaktan kaynaklı madde bağımlılığının etkisinde. Bu gençler gözü kararmış alev alev fışkıran bakışlarda seni beni de yutacak bir zihniyette. Bu insanların gözünde sizin duyarlılığınız ile bizim hassasiyetimizin bir kıymeti yok. Bir çok okul, büst ve bayrak bu kendini bilmez, haddini aşan, kontrol edilemeyen insanların işidir bunlar. Bu durum bizi de itibarsızlaştırıyor. Kontrolümüz dışında oluyor. Bizden görünüyorsa bile bir kısım HASTALIKLI kişilerdir bunlar"
Yukarıdaki yorum, Ak Partili, CHP'li veya MHP'li birine ait değil. HDP MUŞ milletvekili Demir Çelik söylüyor bu sözleri. "Bizim kontrolümüz dışında" diyor Demir Çelik altını çizerek. Bu kadar iyi tanıyor, bu kadar iyi analiz ediyor yani.
Evet sen "Yürüyün, çıkın sokağa" dersen kontrolden çıkar bu tablodaki KONTROLSÜZ insanlar. Hem kontrol dışı insanlar olduğunu bileceksin, hem de "Yürü, çık sokağa" diyeceksin. İşte HDP'nin ters köşeye yattığı nokta budur.
HDP milletvekili Demir Çelik'in müthiş açıklamalarını çok önemsiyorum. O tabloyu bu kadar net bildiğine göre, o partide bu konuda bilgisiz olan yoktur. O halde kontrol dışı olan insanlara sokağa çıkın dedirtecek kadar güçlü olan ÜST AKIL kim? Kimler, kimleri nasıl kullanıyor, nasıl kontrol ediyor?
Size başka bir olay anlatayım, yukarıdaki sorunun cevabını birlikte bulalım.
Rahmetli Özal, Türk Cumhuriyetlerine büyük önem verirdi. Türk Cumhuriyetleri ile gönül bağı kurup, dünya platformlarında GÜÇ BİRLİĞİ yapmak için ömrünü adadı neredeyse. Bir gün kapısını ünlü biri çaldı. "Beni tanırsınız, MİLLİYETÇİ bir insanım ve sizin Türk Cumhuriyetleri ile ilgili ideallerinize hayranım. Eğer izniniz olursa devletim adına Türk Cumhuriyetlerini gezip, ülkem adına sevgi bağları ve köprüler kurmak istiyorum" dedi. İzni aldı ve Türk Cumhuriyetleri'ni gezmeye başladı.
Ve her gittiği ülkede darbe girişiminde bulunmaya başladı.Tüm darbe girişimleri başarısız oldu. Çünkü o yola çıkmadan önce CIA, gideceği ülkeleri arıyor, "Türkiye'den biri darbe yapmaya geliyor" diye haber veriyordu. CIA ajanı, bu olayı anılarında yazıyordu. "Milliyetçiyim diyen o adam bize çalışıyordu" diyordu.
Amaç, Özal'ın Türk Cumhuriyetleri ile kurmak istediği gönül bağını kırmak, köprüleri yıkmaktı. BÜYÜK ve GÜÇLÜ TÜRKİYE'nin önünü kesmekti. İranlı General, bitmek üzere olan Esad'ın yardımına orduyla koşuyor, Devrim muhafızları ile ön saflara geçiyor, İranlı pilotları Suriye savaş uçaklarına bindirip operasyona gönderiyordu.
Aynı generali Kobani'de IŞİD'le savaşan PKK'lıların yanında gördük. Aynı generali Kandil'de de gördük. İngilizler, Belçika ve Hollandalılar yıllarca kucak açtı PKK'ya.
Almanlar neredeyse bir Alman gibi seviyor PKK'yı. Mossad'dan giden silahları ve eğitimcileri zaten biliyoruz.
Ve içeriden biri HDP başkanı "Çıkın sokağa" diyor. HDP milletvekili de sokağa çıkanlar için "Madde bağımlısı, kontrol dışı HASTALIKLI insanlar" diyor.
Ve enerji hatlarına inen, Osmanlı halkları ile gönül bağı kuran bir ülke BÜYÜK TÜRKİYE diye anılmaya başlandığı bir dönemde içeride KAOS planları devreye giriyor. Kim kimi nasıl kullanıyor, kim PKK'nın derin yapısına teslim oluyor siz anlayın artık. Derinlerde hep istihbarat örgütleri cirit atıyor. Bir gün onlar da anılarını yazacaklar. Ve kullanılanlar deşifre olacak, madde bağımlılarına gaz veren DIŞA BAĞIMLILAR olarak tarihe geçecek.
Ve asla affedilmeyecekler!!!