Tarihi 15 Ağustos 2014

Saplantı

Amerika'nın yüzde 30'u tarım ve sanayidir.
Gerisi hizmet sektörüdür.
Düşünce kuruluşları, araştırma şirketleri, proje firmaları her yerdedir.
Adamlar düşünürler, proje üretirler ve satarlar.
Bizde ise düşünme yoktur.
Günlük yaşarız, olaylara bakmayız.
10 yıl sonrasını düşünmeyiz.
Yaklaşık 100 yıldır proje üretme diye bir derdimiz olmamıştır fazla.
Son on yılda rüzgar gibi esen bir proje fırtınasına yakalandık.
Toplum olarak neredeyse jetlag olduk.
Hızlı trenler, köprüler, havaalanları, boğaza tüp geçitler, kanallar vs vs... Hızına yetişemiyoruz projelerin.
İstanbul değişti, Ankara değişti, Türkiye değişti.
Ve çok yazıktır, bu değişime ayak uyduramayan bir muhalefet var memlekette.
Hiç düşünmüyorlar, olayların arkasını görmüyorlar. Tek projeleri yok diyeceğim ayıp olacak. Çünkü tek projeleri var.
O da Erdoğan'ı indirmek.
Tüm zamanlarını, enerjilerini buna harcadıkları için devamlı tokat yiyorlar.
Memleketi, halkı, değişen hayatları anlayamıyorlar bu yüzden.
Onun içindir ki "Ne yapacağız köprüyü, havaalanını, kanalı" diyorlar.
Almanya niye ağlıyor, İngiltere bu projelere medyasıyla topyekün saldırarak neden zırlıyor hiç göremiyorlar.
Okumaya ayıracak zamanları da yok 9 seçimdir yedikleri Erdoğan tokadı yüzünden.
Biraz tarih okusalar anlayacaklar ne kadar kötü duruma düştüklerini.Yüzyıl önce atla ve deveyle gidilirken bu topraklarda yaşayan insanların bile ne projeler ürettiklerinden bihaberler.
Sadece HİCAZ Demiryolunu okuyup anlasalar yakalandıkları Erdoğan'ı İndirme hastalığından taburcu olup şifa bulacaklar.
Evet atla deveyle gidildiği günlerde bile bir demiryolu projesi için ayağa kalktı bu toplum.
Devlet kasasında bir kuruş yoktu, borç almış gitmişti başını. Ama demiryolu olmazsa olmaz ihtiyaç haline gelmişti. Kutsal topraklara tren yapılıyor diye kampanya yapıldı.
O dönemde sadece Şam'dan Mekke'ye 50 günde gidiliyordu. Üstelik yollarda kervanları soyan ve öldüren eşkıyalar da cabasıydı.
Osmanlı ayağa kalktı, her yerden yardım yağdı. Hatta en büyük yardım bize ait olmayan Hindistan'dan geldi.
İngilizlerin sömürge valisi tayin ettiği Hindistan'da Müslümanlar bu projenin ne anlama geldiğini görüyordu.
Ardındaki BÜYÜK STRATEJİYİ de ŞAK diye anlamışlardı.
Binlerce altın yağdırdılar, İngilizler'e tepki olarak. Demiryolunun 3'te biri bu gelen yardımlarla yapıldı.
Tamam Hac yolculuğu rahat yapılacaktı, olayın kutsiyeti de vardı ama ardında inanılmaz bir strateji yatıyordu.
İngilizler Yemen'de, Mısır'da Osmanlı topraklarına saldırıyordu o dönemlerde.
Uzak yerlere asker ve lojistik desteği yapmaya kalktığında İngilizler işi bitiriyordu çoktan.
Demiryolu, Osmanlı ordusuna büyük HIZ kazandıracaktı.
Hindistan'da sokakta yürüyen insanlar bunu görmüş "Bize de gelin" diyorlardı Dolmabahçe sarayına.
Hicaz demiryolu bu stratejik kararla yapılmıştır.
Bugün havaalanlarından, tüp geçitlere, köprülere, otobanlara kadar tüm projelerin aslında büyük stratejik önemi vardır.
Hele hele Kanal İstanbul Montrö anlaşmasını Marmara'ya gömecek, boğazları bize geri verecek kadar önemlidir.
Ama bizim muhalefet bunu bilmez. "Sakın bu projeleri yapmayın" diye ayağa kalkıp saldıran Alman ve İngiliz gazetelerine gidip demeç verirler.
Projeleri yapanlara ağza alınmayacak hakaretler savururlar.
Bizim muhalefet gider GEZİ'de 18 saat canlı yayın yapıp bu ülkede savaş varmış gibi gösteren CNN, BBC'ye "Benimle de konuş" diye yalvarır.
Christiane Amanpour'un önünde düğme ilikleyip sıraya girer.
Amerika'da dün başlayan sokak olaylarının neden CNN'den 18 saat yayınlanmadığına, BBC de neden penguen belgeseli yayınlandığına bakmaz.
Dedik ya düşünen adamları yoktur.
Tek düşünceleri bir saplantıdır.
O da "İndirmektir".
Onun için sandıkta hep indirilirler.
Çünkü bu halk muhalefetten bazılarının söylediği gibi; "Asla APTAL değil".