Tarihi 24 Temmuz 2014

Satranç

Sultan Abdülhamid'i indirmek istiyorlardı.
Önce içeride örgütlendiler.
Sonra yurt dışındaki Jön Türkler'e el attılar.
Avrupa'ya giderek aralarına karıştılar.
Beyinlerini yıkadılar, Jön Türkler'i de kadroya aldılar.
İttihat Terakki böyle kuruldu.
Kurucularının tamamı Mason'du.
Gerekli olan para da zaten Fransız Mason Locası'ndan geliyordu.
Balkanlarda isyanlar çıkardılar.
Ordular kurdular.
İstanbul'a yürüdüler.
Sultan Abdülhamid Han, o isyan ordularını toprağa gömebilirdi ama kardeş kanı dökülmesin istedi.
33 yıllık hükümdarlığı boyunca tek karış toprak vermeyen Sultan Abdülhamid'i 3 kez tahttan indirdiler.
Darbeler yaptılar, insanları evlerinden topladılar. Yargıladılar, suçsuz pek çok vatanseveri OPERASYONLARLA hapislerde çürüttüler veya astılar.
Koca İmparatorluğu İngilizler'e, Avrupa'ya peşkeş çektiler.
Vatan hainleri vatanı satmak için sürekli iktidarı ele geçirdi, gerekirse DARBE yaptı, hükümetler kurdu.
Karşı çıkan hükümetleri hep indirdi.
Bunu sağlamak için medya gücü lazımdı.
Düzinelerle gazete çıkardılar.
Yalan ve iftiralarla astığını astı, kestiğini kesti, sürdüğünü sürdüler. Sonuçta Masondular.
İmparatorluğu satıp parçalayacaklardı.
Görevleri buydu.
Harbiye Nazırlığı'na getirilen bir Mason Paşa, hayati önemdeki Trablus ordusunu Yemen'e gönderdi. Trablus'taki silah ve cephaneyi de gemilerle İstanbul'a çekti.
Vali ve kumandanı görevden aldı.
Koca şehri sahipsiz kimsesiz bıraktı.
O dönemde Vatikan devreye girdi.
Türkler gemilerle Trablusgarp'a silah sevkediyor yalanını uydurdu.
Osmanlı'ya ültimatom verdi. "Derhal şehri biz verin" diyen harp ilanıydı bu.
Sadece bir şehir böyle bedavaya gitti.
İtalyanlar'ın Trablus için ültimatom gönderdiği dakikalarda bizim hariciye nazırı yani o zamanın dışişleri bakanı İtalyan elçisi ile boğazda SATRANÇ oynuyordu.
Bizi hep satranç masasına oturttular.
Şahları hep devirdiler, mason vezirlere dokunmadılar.
O mason vezirlerle ve onların paşaları ile 1914'te 1. Dünya Savaşı'na soktular.
Milyonlarca kilometrekareye yayılmış koca imparatorluğu yüzbinlerle ifade edilen bir alana hapsedip bu ülkeden kaçtılar.
Geride gömülecek mezar bile bulamayan milyonlarca şehit bırakarak.
Sultan Abdülhamid İttihatçı Masonlar'ın ve Jön Türkler'in büyük ihanetini görmüştü. "Göreceksiniz, bu ülkeyi hem Ruslar'la hem de İngilizler'le savaşa sokacaklar.
Ve o zaman Allah göstermesin, bu devletin parçalandığına şahit olacağız"
diyordu. Ve şahit olundu.
Bir imparatorluk paramparça edildi.
Aradan geçen 100 yıl boyunca imparatorluğu vatan hainleri ile yıkanlar, maşaları içimizden hiç eksiltmedi.
Nolur nolmazdı.
Ya parçalanan dev tekrar birleşir ve ayağa kalkarsa ne yapacaklardı?
Asla tedbiri elden bırakmadılar.
Bizi bizle içeride kırdırarak yönetirken, bir zamanlar hakimiyetimizde olan İslam coğrafyasında da günde 1000 müslümanın öldürüldüğü bir fitne sistemi kurdular.
Parçalar asla birleşmeyecekti.
Satranç masasındaydık her daim.
Öne çıkan şahları en yakın gördüğü ile indireceklerdi.
Vezirler de vardı bu coğrafya da piyonlar da.
Onun içindir Taliban veya IŞİD kamyonları hep Bağdat'ta patlatıyordu.
Tel Aviv'e uğrayan yoktu. Bu normaldi.
Piyonlar nereye sürülürlerse oraya giderdi.
MOSSAD ajanı da yazdığı kitabında zaten "Bizim dış istihbaratımızın yüzde 80'i gönüllülerden oluşur, operasyonlar genelde bedavaya gelir" diyordu.
YENİ TÜRKİYE şimdi Başkanını seçecek.
Vezirler piyonlar ve onlara paralel gönüllüler kendi şahına saldırıyor.
Kim ne yaparsa yapsın...
Artık atlar ileriye gidiyor...
Ve KALELER de sağlam.
Evet boğazda elçiler çoktur ama...
Boğazda elçilerle de oynamıyoruz artık satrancı!!!
Başka yerlerde masadayız artık.