Tarihi 25 Haziran 2013

"O çok fena gidecek!!!"

Harala gürele...
Tomalar, vuranlar, kıranlar.
Yok neymiş, arkasında sermaye varmış.
Falanmış, filanmış.
Dediğim gibi gündemden, gerilimden fena halde sıkıldım.
Şimdi sizi başka bir yere götüreceğim. Umarım siz de rahatlarsınız. Ruhat Mengi hanımefendi malumunuzdur.
O bir ulusalcı yazarımızdır.
Rahmi Koç'la bir röportaj yapmış.
İşte o röportaj Bugüne kadar hiçbir başka başbakanla, yardımcısıyla, ya da bir liderle böyle bir sürtüşmesi oldu mu Koç Grubu'nun?
Olmadı. Dolayısıyla bugünkü durumla daha önceden olanlar farklı. Bence işi bitmiştir artık.. Son çırpınış diyorlar ya, olan budur işte.. Peki, Doğan Grubu'nun arkasında hakikaten Koç'un olduğu gibi bir ihtimal var mı?
Doğan Grubu'yla yakın ahbabız. Hem şahsi dostuz, hem de bayimiz... Uzun senelerdir bayimiz, yirmi, yirmibeş senelik...
Sonra, Hürriyet'i satın alırken konuştuk, acaba biz de alakadar olabilir miyiz diye...
Olmamaya karar verdik, Aydın Bey aldı.
Tabii kredi de kullandı. Onu da yapabilir.
Her işadamına biz kredi veriyoruz, ona da veririz. Koç Bankası'na siz de gidin, kredibiliteniz varsa siz de kredi alırsınız. O bakımdan, ordan mı geliyor, konuşmalarımızdan mı geliyor, dostluğumuzdan mı geliyor nerden geldiğini bilmediğimiz bir inanç var bunlarda.
Şimdi unutmayın ki Koç Holding gayri safi milli hasılanın yüzde 7'sini yapıyor, verginin de yüzde 16'sını, 17'sini ödüyor bu memlekette. Dolayısıyla ülke ekonomisinin iyi gitmesi, istikrarlı olması bütün işadamlarının olduğu gibi Koç Grubu'nun da menfaatine. O bakımdan biz zaman zaman ikazda bulunmuşuzdur yapılan şeyin yanlış olduğunu belirterek. Gerek TÜSİAD kanalıyla gerek doğrudan kendi beyanatlarımızda bunları söylemişizdir.
Özel temaslarda söylenmiştir ama onlar bildiklerini okudular, memleketi bu hale getirdiler. Önceliklere göre sıralayacak olursak sizce Türkiye'nin şu anda en önemli beş sorunu nedir?
Türkiye'nin bir numaralı sorunu bence köktendincilik. Bu bir, iki günlük iş değil.
Uzun seneler, belki 20 yıldır gereken önem verilmeyerek, tavizlerle bu duruma gelindi. İyi ki başbakan oldu da ne düşündüklerini, ne istikamete götürmek istediklerini gördük. İşin fevkalâde ciddi olduğu ortaya çıktı. Bu tırmanmayı yavaş yavaş gerçekleştirdiler birdenbire bıçak gibi kesmek de doğru değil.
Tekrar yavaş yavaş geri götürmek lâzım. Yani bu gidişle, on yıl sonraki Türkiye'yi iyi görmüyorsunuz?
Böyle giderse görmüyoruz. Bu demokrasinin çok ağır faturası. İşleri demokratik sistem içinde çözmeye çalışıyoruz, o da zor oluyor. Bu eğitim ister, öğretim ister, görgü bilgi ister, disiplin ister. Bunlar yok bizde. "Küçükhanım gidicidir ve çok fena gidecek."
Sene 25 Mayıs 1997.
Sabah'ta yayınlanmış Koç'un bu röportajı.
Günümüzle hiç alakası yok. "Çok fena gidecek" dediği Tansu Çiller.
E peki neden yazdım bunu?
Cevabı basit.
Hani Gezi olaylarında biri duvara yazmıştı ya; "Slogan bulamadım" diye.
Benimki de öyle bir şey işte.
Yazacak bir şey bulamadım!!!