Önüne konan notu hiç çekinmeden okudu. "
Tansu Çiller'e tutuklama kararı çıkmış" dedi.
Kimse sormadı "Nereden çıktı bu?" diye.
Yanlış istihbaratın kaynağı ne idi?
Halbuki bugün gündem istihbarat.
Türkiye'nin kalbi istihbarat teşkilatını konuşuyor herkes.
Köşeler MİT'le dolup taşıyor.
İstihbaratın önemli olduğu böyle bir dönemde...
Her şeyi doğru okumak lazım.
Pazar günü bu yanlış okuma ve istihbaratı...
Kaleme aldım ancak...
Sayfaya reklam girince benim yazı güme gitti.
İşte reklam mağduru o düşüncem;
Kemal Bey'in önüne konan notu kaleme alan...
"MİTÇİLER"in ilk iki harfini... "mi" diye küçük yazmıştı.
Geriye kalan "TÇİLER" büyük yazılmıştı.
İşte sadece büyük harflere bakan Kemal Bey yazıyı...
"miTÇİLERE" yakalama diye değil...
"TÇİLERE" tutuklama olarak algılayıp...
"Tansu Çiller'e tutuklama" diye okumuştu.
Mehmet Barlas olaya açıklık getirdi.
Danışmanlarının yanlış okuma yaparak...
Kemal Bey'i de yanlış okumaya sevk ettiklerini yazdı.
Altını çizerek söylüyorum...
İster danışman ol, ister lider...
İster polis, ister savcı isterse de MİTçi...
Günümüzde herşeyi doğru okumak...
Hayati önem taşıyor.
Farabi diyor ki; "Önce doğruyu bilmek gerekir.
Doğru bilinirse yanlış da bilinir.
Ama önce yanlış bilinirse...
Doğruya asla ulaşılamaz".
Bugün Türkiye Polis-Yargı-MİT gerilimini yaşıyor.
Bir yerlerde bir şeyler yanlış okundu.
Devletin en önemli üç kurumunda..
Sinirler tavanı deldi...
Devir öfkeyle kalkma dönemi değil.
Yapılması gereken yanlışı bilmek ve üzerine gitmek değil.
Önce doğruyu bilmeliyiz.
Doğrunun üzerine gitmeliyiz.
Bugün yaşanan bu gerilime birileri avuç ovuşturuyor.
İşte doğrular; İsrail göbek atıyor.
Darbeciler çiftetelli oynuyor.
PKK halay çekiyor...
Birbirimize zılgıt çekmenin alemi yok.
Dönem itidal, akl-ı selimle hareket etme dönemi.
Başbakan bir söz sarf etti.
"Dindar gençlik yetiştireceğiz" dedi.
Bazıları ayağa kalktı.
Müslüman ülkede dindar gençlik yetiştirmeyi düşünmek...
Niçin saçma gelir bazılarına?
"Biz de müslümanız ama diye" başlayıp..
Başbakan'ın düşüncesine isyan edenler var.
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu ile muhabbet ettik.
"Müslümanın birinci vazifesi..
Dindar bir nesil yetiştirmektir" diyor.
Bakınız gençlik de demiyor...
Sınır getirmiyor Başbakan gibi. "Nesil" diyor...
O bir profesör, o bir okumuş adam.
İnsanlar okumadığı için karşı çıkıyorlar.
Bir kadın gelmiş Nihat Hoca'ya...
"Hocam ben adakta bulundum ama...
Bir sıkıntım var" demiş.
Ve anlatmış sıkıntısını;
"Çocuğumun iyileşmesine karşı...
Eşek keseceğimi adadım hocam olur mu?" diye...
Doğru okumazsan...
İşte aynen böyle...
Kalkar eşek adarsın...
Onun için tekrar tekrar diyorum ki;
Okuyalım ama...
Doğru okuyalım...
