Tarihi 3 Ocak 2012

"Lezzetli küfür" yiyicisi

Zaman zaman bu köşede bir konuya değiniyorum.
Dizilerin insanları nasıl etkilediğinden girip...
Kadınlarımızın ne hale getirildiğinden çıkıyorum.
Ekranlarda da eleştiriyorum.
Marjinal, en uçta konulara dalan dizilerin...
Toplumu nasıl mahvettiğini anlatıyorum.
Bazen karşımıza birilerini çıkarıyorlar ekranlarda.
Kimi yapımcı veya senarist oluyor.
Kimi de üniversite öğretim görevlisi...
"Amaan sende, senaryo bu yahu ne olacak?
Neden ciddiye alıyorsun?
" diyerek sallıyorlar bana.
Bana "Geri kafalı muamelesi" yapmaya kalkanlar oluyor.
Efendim Habertürk Gazetesi yazdı.
Behzat Ç. dizisinde Harun Komiser var malum.
Hani Behzat Ç.'nin sağ kolu olan Harun.
Asıl adı Fatih Artman.
Ankara'da bir kadın çıkmış karşısına.
Komiser Harun'un hayranıymış meğer kadın.
"Dizide çok güzel küfrediyorsunuz" demiş.
Ve eklemiş; "Küfürleriniz çok hoşuma gidiyor..."
Kadın bununla da yetinmemiş.
Bir ricada bulunmuş kendisinden;
"Lütfen bana küfreder misiniz" diye...
Harun komiser hem gülmüş...
Hem de şaşkın ve şok bir vaziyette uzaklaşmış.
Kadın arkasından avaz avaz bağırmış; "Lütfen beni ciddiye alın...
Lütfen küfür edin bana
" diye...
Harun komiser geri dönüp...
"Senin gelmişini geçmişini......."
diye başlasa...
Belli ki kadın kendinden geçecek.
Havalara uçacak...
Koşarak eşine, dostuna gidecek.
"Ay şekerim Behzat Ç.'nin sağ kolu ile karşılaştım.
Bana bir küfürler etti ki sorma.
Ne anam kaldı, ne sülalem.
Hayatımda bu kadar lezzetli küfür yemedim.
Böyle bir mutluluk var mı ya?
Artık ölsem gam yemem
" diyecek...
Hava atacak...
İşte diyorum ki ben de...
Hani "Ne var yahu dizilerde" diyenler...
"Senaryo bunlar, niye toplumu etkilesin" gibisinden laf edip...
Beni geri kalmışlıkla suçlayan o kafaların karşısına...
Bu küfür ricacısı kadını çıkarsalar...
Kadının sevdiği küfürlerin topluma yararlarını...
Canlı yayınlarda...
Canlı canlı tartışsalar...
Ne kaybederler?...
Hem belki o kadın sevdiği küfürlerle konuklara saygılarını sunar.
Onlar da "Hürmet bizden" derler...

* * *
DEVRİMCİ RUHU
Esquire dergisinde Brezilya'nın dünya çapında eski futbolcusu Socrates'in hayatını okudum.
Sırf devrimci inançlarını kitlelere yayabilmek için futbolcu olmayı seçmiş.
Müthiş bir öykü.
Cuntaya karşı futbolla savaş...
Antrenmanlara "Yaşasın Demokrasi" diye çıkmış Socrates...
Bizde bazı devrimci sanatçı ve aydınlar meydanlara çıkıyor pankartlar eşliğinde;
"Ordu göreve" diye...
Ve içten içe bunu dillendiren ünlü devrimci ruhlu tayfamız da çok.
Devrimci Socrates, Türkiye'de yaşasa imiş...
Bizdeki bazı devrimcileri, devirirmiş gibime geldi...