Bir başkadır yasemen kokusu.
Avrupa tuvaleti ve banyoyu bilmezken…
Ve dahi leş gibi kokarken…
Türk Kahvesi ile Yakub efendi tanıştırmıştır onları.
Bir başkadır kahve kokusu da…
Nilüfer ile beraberken…
Nilüfer'in evlatlığı Ayşe Nazlı'yı evlat edindi Reha Muhtar.
Ayşe Nazlı haftada en az bir kez Reha'da kalır.
Çünkü evlat kokusu vardır onda.
Reha Muhtar'ın eski eşi Deniz Uğur'dan ikizleri var.
Ayşe Nazlı cumartesi yanından gider…
Pazar günü ikizler gelir.
Bir birini koklar, sonra ikizlerin ikisini.
Birkaç gün önce ikizler yanındaydı.
Kansere yakalanan eski eşine hastaneye gitti Reha Muhtar…
İkizleri ile beraber.
Hakan Aysev'in de çocuğu olmuş.
Kutluyorum onu.
Evlat kokusu gibi var mı?
Hülya Avşar yıllar önce kitap yazmaya başlamıştı.
"Koku"ydu yanlış hatırlamıyorsam adı.
Her kokunun…
Hayatındaki hangi olayı hatırlattığını…
Kitaba döküyordu Avşar kızı…
Sahi ne oldu Hülya'nın "Koku"su?
Neden bitiremedi.
Reyting ölçümlerinin de kokusu çıkmıştı…
Çalınmış malzemeden yapılan evde oturmak risklidir.
Çalınmış denek adresinden yapılan ölçüm de öyle.
TİAK riske girmedi.
Ölçüm anlaşmasını iptal edip, doğru olanı yaptı.
Hala ekranlarda birileri "Yahu doğru mu" diye söze girip…
Komplo teorileri üretiyor.
Allah insana iki kulak, iki burun deliği vermiş.
Adamlar sinüzit mi ne?
Koku almıyor burunları.
Devamlı denek adresleri çalınıyor.
Yerine yenileri geliyor.
Onlar da çalınıyor.
Koku özürlülerin beyni de çalışmıyor.
Yeni bir akım başladı da…
Biz mi cahil kaldık?
Pul koleksiyonundan sonra…
21.yüzyılın yeni hobisi…
1100 denek adresi koleksiyonu mu?
Hah hah ha!!!...
Bırakın yahu…
Koktu bu ayaklar…
Yıllardır futbolda şike kokusu vardı.
Herkes bu kokuyu alıyor ama bir türlü dışarıya üfleyemiyordu.
Futbolcular ve boksörler yeterince koku alamıyormuş.
Kafaya alınan şiddetli darbeler…
Beyin kontüzyonu denen duruma yol açıyormuş.
Darbeleri yaşayan kişiler konuşamadıkları gibi…
Koku alma duygularını da kaybediyormuş.
Malum "Havada aşk kokusu var" diye bir şarkımız var.
Kenan Doğulu söylüyor bu şarkıyı…
Bir de "Havada darbe kokusu var" diye…
Yıllardır sahip olduğumuz bir söylem ve…
Defalarca teneffüs ettiğimiz o kirli hava var.
Şükürler olsun epeydir bu kokuyu hissetmiyoruz.
Ancak o kirli havayı özleyen…
Özlediğini söyleyen…
Anlı şanlı yazar-çizer-sanatçı tayfamız da var.
Darbeler onların beyninde hasar yapmıyor.
Tam tersine…
Her darbede…
Koku alma duyuları daha da şiddetleniyor.
Tıpkı "Koku" diye izlediğimiz o meşhur film gibi.
Mükemmel kokuya ulaşmak için…
İnsan öldüren…
Ve ölünün teninden koku yapan…
Fransız gibi…
Film 1800'lü yıllarda Paris'te geçen olayı anlatıyor.
Değişen bir şey yok…
21. yüzyılda…
Paris bu defa siyasetiyle kokuyor.
Ölü eti üzerinden yapılan siyaset kokusu…
Adı da "Sarkokuzy"…
