Tarihi 7 Temmuz 2010

"Ya Ajda'yı mezarlıkta kesselerdi?"

Ajda Pekkan bir gün Polenezköy'den gelirken aniden arabasını durdurdu. Çünkü yol kenarında yaralar içinde bir köpek vardı. Aldı onu hastaneye götürdü.
Ameliyat ettirdi, evine götürdü… Ajda Pekkan bir gün film çekiyordu. Plajda yürüyecek ve rolü gereği hüngür hüngür ağlayacaktı. Yönetmen Ayşe Ersayın tam kayda girecekken Ajda Pekkan'ın şoförü yanına yaklaştı. "Başınız sağolsun Ajda hanım. Kediniz ölmüş" dedi. Halbuki setteki herkes bunu biliyordu ama filme konsantresi bozulmasın diye kimse söylemiyordu. Kedisinin öldüğünü o anda öğrenen Ajda Pekkan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Yönetmen Ayşe Ersayın hemen kayda girdi. Ağlayan Ajda lazımdı ve tam önünde duruyordu. İşte o ölen kediye dökülen gerçek ağlama anları, oynadığı filmde yer alan görüntülerdi… Ajda Pekkan bir gün yolda gidiyordu. Pat diye arabasını durdurdu. Yol kenarında bir köpek vardı. Durumu perişandı. Üstelik hamileydi. Aldı onu evine götürdü… Adını Kiraz koydu… Kiraz yeni evinde üç tane yavru doğurdu. Üçü de öldü… Tüm bunları Bodrum'da ünlülerin yönetmeni Ayşe Ersayın ile yaptığımız muhabbette öğrendim.
Daha ne yaşanmış öyküler vardı Ajda'nın hayvanseverliği ile ilgili… Ağzım açık dinledim… Mesela Ayşe bir gün Ajda'nın evine gitmiş misafirliğe… Gecenin ilerleyen saatlerinde çiçekli pijamasını giyip yatmış orada… Saatler gecenin üçünü gösterirken yatak odasına çizgili pijamasıyla Ajda Pekkan girmiş. "Kalk çabuk kalk" demiş… Ayşe korkuyla fırlamış yataktan.
Acaba eve hırsız mı girdi diye… Ajda Pekkan "Sokakta bir yerlerde bir köpek ağlıyor. İçim parçalandı, gidip onu bulalım" demiş… Hemen mutfaktan bir kutu ton balığı alıp yola koyulmuşlar… Bir köpek acı acı ağlıyor, çiçekli pijamalı Ayşe Ersayın ve çizgili pijamalı Ajda Pekkan da gelen sese göre onu karanlıkta bulmaya çalışıyormuş… Site kapısından çıkarken güvenlik görevlileri bu iki pijamalı hanımefendiyi görünce şaşkına dönmüş. İçlerinden birinin Ajda Pekkan olduğunu fark edince de gözleri faltaşı gibi açılmış… Sokaklara caddelere çıkmışlar… İki kadın tek başına, ağlayan köpek sesini takip etmişler gecenin üçlerinde… En sonunda ses onları Arnavutköy'deki mezarlığa getirmiş… Demirparmaklıklı kapısı kilitliymiş. Ayşe elindeki ton balık kutusu ile demirlere vurmuş. Ajda duvar kenarına saklanmış… Mezarlığın içindeki küçük kulübede ışıklar yanmış. Ayağında pijama ile üstü çıplak, göbekli bir adam çıkmış.
Gelip "Ne var, ne vuruyorsun kapılara" diye bağırmış Ayşe'ye.
Pijamalı Ajda hemen saklandığı yerden fırlamış… "Benim… Ajda… Ajda Pekkan ben… Bir köpek ağlıyor ona geldik" demiş… Göbekli mezar bekçisi kapıyı açmış onları içeri almış. Gidip köpeği mezarlıkta bulup doyurmuşlar.
Sonra Ajda o köpeği de alıp evine getirmiş..
Ayşe Ersayın tüm bunları anlattıktan sonra "O gece Ajda'ya çıkıştım. Yahu ya mezarlıkta kapıyı açan göbekli adam bizi içeri aldığında kesse ve gömse diye… O gece bendeki cesarete bak. Nasıl gittim Ajda'nın peşinden?" diyor… Sanırım Türkiye'deki en korkusuz ve en merhametli hayvan dostu Ajda Pekkan…