Zira İspanyol raketler arasında "Toprağın Kralı"nın tartışılmaz bir üstünlüğü var. Ferrer son 6 yıl içerisinde Nadal'ı sadece bir kez yenebilmiş.
Toplam karşılaşmalarında Nadal 16'ya 4 ilerde. Almagro ise daha kötü bir durumda: 0-7. Bu raketlerin biri dünyada 6. diğeri de 12. sırada ama bazı Nadal karşısına büyük bir kompleksle çıktıkları da aşikar.
John McEnroe'nun Tsonga-
Djokovic macından sonra söylediği gibi "Hayat hepimize iyi davrandı ve epey rahat bir yaşantımız var ama bazı anları unutabilmemize olanak yok!"
HATALAR ARTINCA
İkinci yarı-finali ise (Önceki yılın o muhteşem karşılaşmasını da anarak) adeta çocukların çok arzuladıkları bir film öncesi heyacanıyla bekledik.
İlk iki set Sırp raketin dünyada bir tenis kortunu en iyi kullanan ve en çabuk pozisyon alabilen raketlerden başlıcası olan İsviçreli'nin soluna yüklenmesi ve kısa düşen bu vuruşlardan puan çıkarmasıyla geçildi.
İşin ilginç yanı rakibinden 6 yaş genç olan Djokovic'in daha yorgun ve daha kararsız gözükmesine rağmen bu setleri almasıydı.
Üçüncü set ise Federer'in basit hatalarının artması diğer yandan Djokovic'in de bu doğrultuda güven tazelemesiyle epey tek yanlı olarak sonuçlandı. Djokovic, Federer gibi bir oyuncu karşısında iyi oynamamasına rağmen kazanarak "Ben kalıcıyım, boşuna heveslenmeyin" diyor.
GÖNLÜM ERRANI'DE!
İki finalist de kolay birer maç sonunda çok dinlenmiş olarak karşılaşacaklar.
Umarız nisbeten sönük geçen bir Roland Garros sonunda bize yine unutulmaz bir şampiyonluk karşılaşması izletirler. Kadınlarda İtalyan Errani çiftlerde şampiyon oldu. Bakalım inanılmazı gerçekleştirerek teklerde de aynı sonuca erişebilecek mi? Açıkcası Sharapova gibi servis atmasını bir türlü öğrenemeyen bir raket karşısında bu genç Akdenizli'nin kazanmasını gönlüm daha arzu ediyor.
Hoşcakalınız…
