ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 1 Ağustos 2014

El insaf!

Paralel Yapı'nın, Müge Anlı'nın telefonuna da musallat olduğu ortaya çıktı! Pardon ama yuh artık! Üstelik gerekçe tüyler ürpertici; 'silahlı örgüt üyesi olmak!' Kesmemiş, bir de 'uyuşturucu satıcılarına' yönelik operasyon kapsamında dinleyelim demişler.
Anlı'ya buldukları takma ad da hayli yaratıcı; Müge Öztekin!
Olayın mimarı ise İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer! Kendisini kutluyoruz, işi gücü bırakıp bin metreden masum olduğu anlaşılan bir genç kadının peşine düştüğü için.
Tevekkeli değil memlekette cinayetler, terörler, gaspçılık filan almış başını gitmiş. Sevgili Müge de diyor ki, "Öztekin diye bir soyadım hiçbir zaman olmadı, suç örgütü lideri O.K. ve 2 kişiyi de tanımam!" O tenezzül edip gerisini dememiş ama biz anlatalım ki bilumum şube müdürleri o kalın kafalarına soksunlar; Bir kere 'günlük sabah programı' yapıyorsanız, değil örgüt faaliyetlerine katılmak, çiş yapma eylemi için bile vakit bulamazsınız. Hele de programız 'faili meçhul cinayetleri aydınlığa kavuşturma' gibi zor bir misyon yüklenmişse! Bu durumda tek bir vaka bile sizi günlerce toplantı masasına mahkum edebilir. Sonrasındaki organizasyonlar için kurulan ekiplere bizzat siz başkanlık yaparsınız. Sorulacak sorular, cevapların ve her türlü olasılığı değerlendirilmesi yine sizin sorumluluğunuzdadır. Sadece telefonlara ayırdığınız vakit 2 saatinizi alır. Ekranda gördüğünüz o 3 saatlik sunum ise, buzdağının görünen parçası. Kaldı ki Müge Anlı, 'canlı yayında katile suçunu itiraf ettiren' yegane televizyoncudur ki yine pardon ama bu da boru değildir.
Tek başına büyütülen evladın sorumluluğundan, iki ara bir derede bitirilen Hukuk Fakültesi'nden, hayat gailesinden, yedi sülalenize ve dostlarınıza kol kanat germenin alacağı vakitten söz etmiyorum bile. Nerede kaldı örgüt faaliyeti... Sonuç:
Demek ki emniyetimiz bir dönem kuş beyinliler tarafından yönetilmiş.

"Şofeer şofer!"
Hep derim, fikirlerinizi trene bindirin, biraz yer yöre görüp zenginleşsinler! Ama bundan nasibini alamayacak tek gezgin grubu 'Halk Otobüsleri şoförleri!' Adamlar bütün gün yollardalar fakat en ufak bir gelişme yok.
Tabii hepsi için söylemiyorum, cümlenin gelişi öyleydi ben de bıraktım gerisini.
Bu arada bir istatistik sonucu var. Meslek grupları içinde, akıl sağlığı yitiklerin başında yolcu otobüsü kaptanları geliyormuş!
Her Allah'ın günü aynı duraktan, aynı yolcuları indirip-bindirmek kafayı hafiften çizebiliyormuş. Bunun adı monotonlukbiteviyelik- tek düzelik. Kuzey ülkelerindeki insanların sürekli kar yağışını izlerken delirme emareleri göstermeleri gibi bir şey.
Evet yine Halk otobüsü, yine kaza, yine ölümler! Onlardan biri de hatırlarsanız Gelişim Yayınları sahibi Ercan Arıklı'yı canından etmişti. O zaman da demiştik, "Bunlara artık bir şey yapılmalı!"
Yapıldı nitekim, o şoför arkadaş elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor. Belki de bu sabah bindiğiniz mavi otobüsü o kullanıyordu.

Sizi gidi patolojikler sizi!

Bugün Gazetesi buyurmuş ki, 'At yarışları, toto-loto ve milli piyango kumardır ve patolojik vakadır!' Diğerlerini bilmem ama Milli Piyango'nun kumar alışkanlığı olmasına şaştım kaldım. Meğer ben ne kumarbazmışım. Hadi bırakın beni, o piyango kuyruklarındaki bastonlu ninelere, dedelere ne demeli? Sen kalk elindekini avucundakini, üç aylığını filan bir dakikada ye bitir! Bu işin latifesi ama millet gelecek derdine düşmüş, bir biletten medet umuyor, uzman kalkmış bakın daha ne diyor; "Piyango bileti almak ağır depresyon, bipolar bozukluktur. Beraberinde intihar girişimi, alkol ve madde alışkanlığı da getirir. Hatta saplantılı cinsel davranış ve dürtü kontrolleri bozukluğu bile yapar."
Uzman haklı, hiç unutmam benim 80 yaşında bir Hafize Teyzem vardı, şu ikramiye tutkusu yüzünden bu illetlerin tümüne tutulduydu. En çok da saplantılı cinsel davranışlarda bulunuyordu. Allah'tan bunadı da Nimet Abla gibi bilet satan merkezler dahil her şeyin yerini unuttu.