ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 27 Temmuz 2014

Bunun öte dünyası da var!

Hepimiz Müslüman olduğumuza göre, 'öte dünyada da biz bunlarla komşuluğa devam edeceğiz' demektir.
Mesela bakıyorsunuz, Esed efendi sabah kahvesine gelmiş!
Cehennem sonrası anasınıbabasını- danasını toplamış karşınıza yerleşmişler. Artık ne kadar rahat durur, kime ne zarar verir bilemezsiniz tabii.
Malum monarşik geçmişe sahip, iç savaşları, halkın birbirini öldürmesini bile hoş gören bir adamdı sağlığında.
Yandaki apartmanda ise IŞİD'in olması kuvvetle muhtemel.
Herifçioğulları (artık ruh olmuş birilerine herif demek ne kadar doğru bilemem ama) tam kadro yanı başınızdalar. Fakat bu kez görevleri, katlettikleri insanların hizmetinde, onların b.klarını filan yıkamak. Tabii Saddam'la yan yana gelmemeleri şart koşulmuş. Zaten o yumuk göz de kendi derdine düşmüş, kimseleri görecek hali kalmamış. Cehennemde artık başına ne getirdilerse?
Şaka gibi ama İran'ı burada da anlayamıyoruz, dost mu düşman mı?
Ama biri bunlara baskıcı devletin ne olduğunu izah etmiş olacak ki pek bir sünepeye dönmüşler. Aralarında Amerikan İngilizcesiyle konuşmaları da hayli enteresan. Biz de her karşılaştığımızda soruyoruz zaten; "Hani en koyu İslamcı sendin abi!"
Filistin halkına gelince, uçsuz bucaksız münbit bir arazinin ortasında çoluk çocuk mutlu mesut yaşamaktalar çok şükür.
Canlar, belki de ilk kez 'yaşıyorlar!' Ve elbette yanı başlarında İsrailliler... "Ne işi var bunların Müslüman mahallesinde" diye isyan ediyoruz. Cevap yukarıdan geliyor; "Baş edemedim hepsini Müslüman yaptım! Bundan böyle ABD'nin çıkarları için hareket edemeyecekler. Hani bölgedeki petrolün Batı'ya akış yollarının garantisiydi ya bunlar, petrolü de alıverdim ellerinden, ortada ne dostluk kaldı ne kardeşlik." Ama biz yöre Müslümanlar'ı olarak yine de temkinliyiz. Mesela 'Hadi gelin mahalle arası maç yapalım' diyorlar ya, çaktırmadan kol bacak dalmayacakları ne malum?
Mısırlıları görüyoruz da liderlerinin sesleri solukları çıkmıyor. Halk meşruiyetinin ne kadar önemli olduğunu, Zangoç efendi kafalarına vura vura öğretmiş belli ki.
Rivayete göre sırtlarında da, 'Ne kokar-Ne bulaşırlar' diye yafta asılıymış! Eee öte dünya bu, icabında adamı nal gibi mıhlarlar böyle.
Tunuslular, 'kendini yakarak Arap Baharı'nı başlatan' ve bölgenin değişmez sanılan dinamiklerini altüst eden o malum 'Seyyar Satıcı' kardeşlerini kendilerine başkan yapmışlar iyi mi? Ve tepenin hemen ardında özgürlük içinde yaşamaktalar. Pek bir hayrını görmediklerinden olacak, lügatlarında bir tek 'Arap' ve 'Bahar' sözcükleri yasak.
Libya, Lübnan ve Yemen halkları ise, demokratik olgunluğu ve bilincini bir türlü idrak edemeyen yöneticilerinden kurtarılıp, hayatlarında ilk kez dilediklerince yaşıyor ve özgürlüğün tadını çıkartıyorlar.
Mısır'dan sonra aynı şekilde hayattayken 'ABD ile çıkar ilişkisine giren Suudi Arabistan'ın da defteri dürülmüş gördüğümüz kadarıyla. Kraliyet soyundan gelenlere verilen cezalar onları da kapsamış.
Rivayete göre Abdullah bin Abdulaziz diyormuş ki, "Keşke köşedeki bakkalın soyundan geleydim!"
Ayrıca El Kaide ve Hizbullah gibi radikal İslamcıların 'Müslüman sayılmaları' hasebiyle aşağılarda bir bölgeye yerleştirildikleri kulağımıza çalınıyor. Büyük ihtimal onlar da IŞİD gibi bölgenin kanalizasyonlarını temizleyip, b.kçu başı olarak taltif edilmişlerdir. Ve elde satır 'En güçlü benim' demek, ne demek anlarlar artık.
Sonuçta gördüğünüz gibi, bu dünyada değilse bile öte tarafta Ortadoğu'muz huzura kavuşuyor. Hem de sonsuza kadar.
Ne kadar önemli bir bölge olduğunu ise, küresel aktörlerin bu topraklara ilişkin çıkarları doğrultusunda değil, sadece ve sadece kendi öz değerleri ile ispatlıyorlar.

NOT;
Hınzır okurlarımın 'Abi senin bir yerin açıkta kalmış, bunların hepsi rüya' diyeceklerini biliyorum. Peki ya bölgeye bu şekil huzuru getirecek gerçek bir lider de mi rüya?