ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 21 Temmuz 2014

"... bugün yine bana ağlamak düşer..."

Şayet bir ülke, 'topraklarını düşmandan temizlemek dışında' başka çıkarlar için savaşıyorsa cehennemlik bir iş yapıyor demektir. Bu durumda sadece 'Çocuklar ölmesin' mantığı da sakat bir mantıktır. Hiç kimse ölmesin, bu böyle biline.
Diğer yanda her savaş sonrası yeni para babaları türer malumunuz... Ama ne hikmetse bu arkadaşlar hep Batı devletlerinden çıkar. Savaşın sürdüğü topraklarda ise zaten olmayan kapital sıfırlanır ve o ulusun geleceği de hayalleri de yok olur.
Çünkü bazı yöneticilerin gözünde petrol ülkesi de olsanız ikinci sınıf vatandaşsınızdır, nenize gerek hayal! Çoluk çocuğunuz ise koca bir 'teferruat!' Bugün Gazze'de gördüğümüz acı tablonun, o birileri tarafından egoistçe algılanması işte bu yüzdendir. Kundaktaki bebelere bile acımamak, katillere gözünü kırpmadan destek vermek böylesi bir 'burnu büyüklüğün' tezahürüdür.
O zaman insan düşünüyor, 'kendi evlatlarının başına gelse, aynı tepkiyi verebilirler mi acaba?' Misal Obama'nın kızları, gittikleri yaz kampında İsrailli bir manyak tarafından bombalansalar, beyzademiz yine kürsüye çıkıp "Sivil katliamın minimuma inmesini" emreder mi?
Bir de şu Merkel var. Bu durumda Hitler'in torunu olması kuvvetle muhtemel değil midir sizce de? Kadının sergilediği tutum, bir nevi 1940'larda Yahudiler'e yaptıkları zulmün karşısında günah çıkarmak! 'Biz ettik, siz de başkalarına edin, bu kez size destek verelim, sonuçta barışalım! Ya da karşılıklı siyasi ve ekonomik çıkarlarımız aman ha çatışmasın, birbirimize lazımız!' İşte bu sebepten, Pergel Merkel sivri ayağını Gazze'nin ortasına batırmış, diğer ayağı ile çizdiği daire içinde 'Kim varsa öldürülebilir' diyor. Ne diyelim, o sivri uç zaman olur inşallah bir yerine batar. Ama 'Acıdı' diye gelmesin, o gün biz de yokuz çünkü. Sonuçta 'güç' dediğiniz şey, savaşmanın terbiyesini bile bilmeyen bu insanların elinde ya, yazıklar olsun.

Hülya-Kaya-Feraye!

Kaya Çilingiroğlu
ve Feraye Tanyolaç boşanmışlar. İlk akla gelen, acaba Hülya 'Bak gördün mü, sen de terk edildin, oh olsun' demiş midir? Emin olun hayır.
Çünkü bildiğimiz Hülya Avşar ortada bir bebek varsa böyle bir şeyi ne aklından geçirir, ne yüreğinden. Hatta kızmıştır bile, "Oğlum sen uslanmayacak mısın" diye.
Ama bu kızgınlıklar onun ileride -Kaya'nın yaşlılığında örneğin- gidip eski eşine canı gönülden bakmasına, kol kanat germesine engel teşkil etmeyecektir. Ya Feraye, o da Kaya'nın zor gününde yanında olmaz mı?
Valla sanmam. Kendi örneğimden biliyorum, her şeyi unutup yardıma koşanlar hep bu mavi gözlü, daha artist kılıklı kızlarımız oluyor nedense. Oysa hiç beklemeyiz değil mi?

Yazarın günlüğü

"...
müjdeler var yurduma ulusuma bir de bizim mahalle bakkalı Erkan'a, yarın hastaneden çıkıyorum. Giderayak şu Karun kadar zengin olup, devlet hastanelerini meşgul eden insanlardan söz etmek istiyorum. Adam fabrikalar zincirine sahip, önce tüm sülaleyi iş yerinden koftiden sigortalamış, sonra da olur olmadık her fırsatta hastane kapısında. 'Yapsın tabii devlete pirim ödüyor' derseniz, doğru ancak kaşıkla verdiğini kepçeyle çıkarıyor. Oysa istese özel hastane kapatır. Ama ille de buraya gelecek ve o bir avuç doktorun vaktini çalacak. Hoş yeşil kart almadığına dua edelim di mi?" "... diğer yanda 'Trilyonum olsa özel hastaneye gitmem, çünkü oraları ticarethane, adam 100 milyon dolar yatırmış elbette bunu çıkartacak, bu yüzden olmadık tetkikler isteniyor, devletin ise böyle bir sorunu yok, film gerekmezse istemiyor' diyenler var.
Benim gerekçem ise ancak şu olabilir, 'günde bir-iki ameliyat yapan doktora karşın burada her gün elinden 30-40 hasta geçen 'deneyim azgını' doktorların bulunması' ki hepsinin önünde sevgiyle eğiliyorum.
Not; Bu arada tekerlekli iskemle çalıp evine götüren hasta yakınlarına müjde; İstanbul Eğitim ve Araştırma'ya onlarca yepyeni iskemle alınmış!