ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 16 Aralık 2013

Neden il olamıyor?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Antalya'nın Manavgat ilçesindeki toplu açılış töreninde, "Yeni büyükşehir olan illerin, köylerinin mahallelere dönüşeceğini ve böylece daha modern bir görünüm kazanacaklarını" söyledi.
Aklıma Alanya geldi. Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2009 yılı verilerine göre ilçe 241 bin nüfusa sahip. "İl olması gereken ilçeleri, Analitik Hiyerarşi Proses (AHP) yöntemiyle belirlediklerini ve Alanya'nın yüzde 33 uygunlukla birinci çıktığını" söylüyor birileri. Yine birileri, "Alanya ömrü billah il olamaz, çünkü zamanında Atatürk'ün bu yönde gizli bir emri var" diyor. Gerçekten de seneler önce yaşlı bir Alanyalı anlatmıştı; Muz üretimi yüzünden bir anlaşmazlık çıkmış ve Atatürk böyle bir karar almışmış!
Diğer yanda Manavgat mitingine Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de bir konuşma yapıyor ve "Sizden 2 şey istiyoruz.
Gerçekleştiği takdirde Manavgat için yepyeni bir tarihin yazıldığını göreceksiniz.
Manavgat Belediyesi'ni ve Antalya Büyükşehir Belediyesi'ni istiyoruz sizden.
Bundan sonra, Manavgat'ta Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın adının 'Kültür ve Turizm Manavgat Bakanlığı' olacağı sözünü veriyorum" diyor.
Gördüğünüz gibi 'Manavgat Bakanlığı' bile düşünülüyor da, bizim Alanya'nın adını bile anan yok. Niye acep?

'Televizyon tamircisi!'

Son dönemde evden çıkmak istemediğimden olacak, yılların dostu kitaplar daha kıymetli benim için. Tabii bir de gazetelerim var... Yeni tutkum ise televizyon. Geri kalan vakit de internet başında geçiyor.
Eskiden malum, haberlerin tümünü gazetelerden öğrenirdik, 'ekranlar' yoktu hayatlarımızda. Okuduğumuz haberin ışınları olmadığından ok gibi içimize saplanmaz, sesler yüreklerimizi talan etmezdi. O anki duygularımızı 'hayal gücümüz' belirlerdi sadece. Sonrasında işte bu 'görüntülü aletler' çıktı, görmek istemediğimiz, içimizin kaldıramayacağı bütün hadiseler gözümüze gözümüze sokulmaya başladı.
Bu günkü değişim sadece 'olayların iletişim şekliyle' sınırlı değil elbet; İnsanlarımız da çıldırdı, öyle müthiş hadiselerin içinde yer alıyorlar ki, sizin bir zamanlar iki satırda geçiştireceğiniz konular, bakıyorsunuz kaleminizin ucunda destana dönmüş. 'Ne diye anlatıyorsun bunları' derseniz; son dönemde köşemde sıkça yer alan 'ekran' ağırlıklı konularıma mazeret olarak sunuyorum. Bu yüzden yazıyorum Müge Anlı'yı... Bu yüzden dizilerin orasını burasını çekiştirip akıllar veriyorum. Bu yüzden anahaberlerdeki sunum hatalarını paylaşıyorum sizlerle. Elbette köşemin adını 'televizyon tamircisi' şeklinde değiştirmeyeceğim ama her birinin gölge gibi arkalarındayım. Bazen destek vererek bazen de itip kakarak.
Desteğin en büyüğünü hak eden de şüphesiz Müge Anlı. Mizacen hafiye ruhlu olmam da etkili bu kararımda ama bir düşünün, 'bu güne kadar hangi dünya televizyonunda, bu kadar sıklıkla cinayet düğümü çözüldüğüne, katillerin stüdyoya kendi ayaklarıyla tıpış tıpış geldiklerine şahit oldunuz?' Üstelik canlı yayında ve milyonlarca izleyicinin gözü önünde.
Daha ne duruyonuz, yazıyı okumayı bırakıp saat 10.00 olmadan ATV'yi açsanıza!

Gel de yazma!

Tuncay Özinel dostumun vefatı üzerine, daha geçen gün koydum köşeye fotoğraflarını... TRT'nin eski dizisi 'Sizin Dershane'de Tuncay'la birlikte rol alıyorlardı. O gün fotoğrafa bakmış, "Çok şükür geri kalanlar hayatta" demiştim. Dün onlardan biri, sanatta en deneyimlisi, Zafer Önen abimi kaybettik. Ne ara 92 yaşına gelmiş ustam bilmiyorum ama o da çekip gitmiş işte. 'Televizyon tamirciniz' olarak şimdi kalkıp da 'Tek bir haber veya görüntüsünü bile vermedi kanallar' desem, çok mu 'televizyon' yazmış oluyorum yani?