ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 17 Kasım 2013

Diz çöken profesör!

Mesleksiz ve vasıfsız insanlarla, misal yıllarca bu ülkeye hizmet vermiş bir profesörü kıyaslamak ve sonuçta birini diğerinden üstün tutmak, insani açıdan ayıp ve günahtır bilirim... Ama ATV'de Zahide Yetiş'in programında izlediğim şahsı gördükten sonra o günahı göze alıp yazacağım...
Olayı biliyorsunuz; 3.5 yaşındaki Yiğit Cem 'iddiaya göre' doktor hatası yüzünden hayatını kaybetti. Fakat suçlanan profesörümüz 'tüm işlemlerin kamera kaydı altında yapıldığını ve çocuğa 3 doz narkoz değil, 150 yıldır kullanılan zararsız bir uyku ilacı verildiğini' söylüyor ısrarla.
Ama ortada öyle bir amca var ki, üzüntüyü bir kenara bırakmış sadece kabadayılık ve müthiş bir saygısızlık sergiliyor. Olay sonrası kendisi gibi dört akrabasını da alıp doktoru tehdit etmesi, ekrandan annesi yaşındaki bir kadına, üstelik onun yaşı kadar tahsil görmüş birine "Sabiha" diye seslenmesi, sergilenen cahilliğin tipik örneği değil de nedir? Gerekçesi de, Sabiha Hoca'nın çocuğun annesine ismiyle hitap etmesi!
Ağırına gitmiş beyimizin. İnsan şunun ayırtına varmaz mı yahu, bu sadece hocalığının ve yaşının gerektirdiği bir hitap şeklidir! Şimdi bir kez daha ayıp ediyor ve diyorum ki, "Amca bey sen hayatta kafana göre takılırken, o 'Sabiha' sabahlara kadar tıp kitaplarına çalışıyordu!" Şimdi sakın kalkıp da, 'Yokluktan okuyamadım' deme. Bu ülkede yokluktan gelip bakan, başbakan olan nice insan var. Tek şart; dünyevi zevklerden biraz kendini çekecek ve azimle çalışacaksın.
Evlat kaybetmenin verdiği derin üzüntüyü ve isyanı kabul ediyorum elbette. Kabul edemediğim, ölüm nedeni henüz kesinleşmemiş bir adli vakada işi tehditlere vardıran bu çeşit söylevler. 'Profesörün, ailenin evine gelip diz çökerek yalvarması' ise işi saptırmaktan öte bir anlam taşımıyor benim için. Görüntüye dikkatlice bakarsanız, öncelikle salonda oturacak kanepe olmadığını görürsünüz. Ayrıca acılı bir aileye yakın durmak, dokunarak teselli etmek istemiş de olabilir hocamız.
Ama diğer yandan acılı bir akraba bu ziyareti cep telefonuyla kaydediyor niyeyse?
O 'niyeyse' inşallah önümüzdeki günlerde 'yüklü bir tazminat talebine' dönüşmez! Aksi taktirde küçücük beden üzerinden gelir hesabı yapmanın ayıbını ve günahını konuşuruz, üstelik daha ağır bir dille.
Not; Otopsi sonuçları geldiğinde suçlu taraf, hiç tanımadığım o doktor veya ekibi bile olsa bu 'amca'dan yine de özür dilemem. Çünkü karşı olduğum, bunca yıllık emeğe gösterilen kaba tavır ve hakaret etme cüretidir.

* * *
İSTANBUL'DA PARK KALMADI!
Biraz sıkıntıyı dağıtalım...
Evet İstanbul'umuzda tek bir yeşillik kalmadı. Bu yüzden ünlülerimiz sadece Bebek Parkı'na gidebiliyorlar! Haliyle de burada karşılaştıkları foto muhabirlerine kızıyorlar; "Aa, burada da mı siz?" Öyle ya ne yapsın canlarımız, kentimizde şöyle yakalanmadan dolanacak ören yeri mi kaldı?

* * *
ÖPÜŞME REKORU!
Zeynep Beşerler düğününde öpüşme rekoru kırmış. Oysa rekor 'Evim Şahane' programının mimarı Selim Bey'de.
Kendisini öpmeyen tek bir ev kadını var mı? Yok. Ama söz konusu ülke rekoruysa, orada duracaksınız.
Çünkü Kadir İnanır kardeşimin '2000'lik ilişki' sayısı henüz unutulmadı! Bir de ustanın beraberlikleri ön sevişmeliyse, bilsinler ki hiç kimse bu rekorun yanından bile geçemez.
Okur mesajı; Bir önceki yazımda demişim ki; "Müge Anlı'da uğruna cinayet işlenen kadına bakıyorum, Allah affetsin; gözleri kaymış, yağlı saçlı, ağzında diş kalmamış, iki doğum yapmış bitik bir kadın..."
Kadın okurum da yazmış;
"Arda bey Allah beni de affetsin ama sen aynaya bakmıyor musun da kadına laf ediyorsun?"
Bakıyorum hayatım ama benim uğruma cinayetler işlenmiyor ki!