ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 25 Mart 2013

Show'u kurtaracak yegane formül!

Show TV bundan bir süre önce dizi sektörünün önde gelen yapımcılarıyla masaya oturmuş ve 'kanalı ayakta tutmak için uzun vadeli bir ödeme planı karşılığında dizi yapmaları' konusunda bir ön anlaşmaya varmıştı.
Ancak duyduk ki o anlaşma tek taraflı bozulmuş. Yani Show ekranlarında önümüzdeki sezon dizi yayınlanması zor görünüyor.
Bu haberi aldığımdan beri (aynı zamanda Takvim'in dizi uzmanı olarak) kendi kendimle toplantı üstüne toplantı yapıyorum. Sonuçta şöyle bir formül buldum.
1) Bir kere diziler en fazla 4 ila 6 bölüm olacak. Ve süreleri 50 dakika ile sınırlanacak. Bu teknik açıdan maliyetlerin düşmesi demek.
2) Hikayeler daha kısa ve derli toplu olacağı için izlenmesi-takibi kolay olacak. "Ben şimdi bu diziye bulaşmayayım, takip edemem yarım kalır" diyen özellikle biz erkek izleyiciye ilaç gibi gelecek.
3) Cumartesi – Pazar günlerinin boşlukları, bu mini dizilerle doldurulabilecek...
4) Senaristler bölüm başına 3 bin liradan fazla ücret talep etmeyecek. İki kuruşa çalışacak, ellerinde muhteşem hikayeler olan ne insanlar var piyasada.
Böylece kıyıda köşede kalmış kısa öyküler de değerlendirilmiş olacak. Konusu itibariyle, içinde han hamam, saraylar olmayan ve fazla masraf çıkarmayan senaryolar tercih edilecek.
5) Oyuncu kadrosuna gelince; Tabii ki fahiş fiyatlı ünlü oyuncular yerine yetenekli ve karakter yaratacak insanlarla çalışılacak.
6) Aslında maaşlı oyuncu kadroları oluşturulabilir. 'İş güvencesi' verilen insanlar az ücrete razı edilebilir.
7) Mekanların da biraz değiştirilerek kullanılması bu işte prodüksiyonu aşağı çeker.

***
Mini dizilerin diğer faydaları!
1) Yapım şirketleri böylece tüm bölüm senaryolarını eksiksiz kanal yönetimine sunabilecek ve daha sonra ortaya çıkan abuk sahnelerin ve ani karakter değişimlerinin önüne geçilmiş olunacak.
2) Halkımız beş sezon boyunca yayınlanan ve artık ortada konu filan kalmayan dizilerin esiri olmaktan kurtulacak.
3) Hali hazırda TV'lere iş yapan büyük yapım şirketleri, büyük dizilerin yanında bunları yaparken nefes alabilecekler.
4) Çekimler sırasında, her sahne fotoğraflanabilir ve bundan fotoroman oluşturularak ek gelir elde edilebilir. Ya da dizi bitiminde bu fotoromanlar, kanalın bağlı bulunduğu gazeteler tarafından okuruna kupon karşılığı dağıtılır...
5)
Hatta fotoromanlar Arapçaya tercüme edilip Arap ülkelerine pazarlanabilir. Ki gözler yeni Kıvanç Tatlıtuğ'lar görsün.
Not; Günümüzde dizi maliyetlerinin dudak uçuklatacak boyutlara geldiği düşünülürse, 'şu mini' önerimi diğer kanallar da ciddiye alsalar iyi ederler.
Eh ben daha ne yapayım sizin için, arkadaşlar. Saygılar efendim.

***
Korkmayın, İbo sahip çıkar!
'Magazin dünyası çalkalandı' lafına bayılırım. Bir sürü tanıdık yüzün, oradan oraya birbirini eze eze telaşla koşturması gelir gözümün önüne...
Son 'çalkalayan' da sağolsun, hayatının en sessiz sakin günlerini yaşayan İbrahim Tatlıses! "Şeker, duydun mu o kız İbo'nun çocuğuymuş" başlığıyla gündeme gelen haber; İmparatorun zamanında yaşadığı beraberlikten bir çocuğu olduğu ve onun da şu günlerde 'Su gibi' programında solistlik yaptığı yönünde...
Üstelik gazeteci meslektaşlarım, "Şaşkınlık yarattı' başlıklarını atıyorlar özenle. Neresi şaşırttı acaba? Tatlıses hiç bir ilişkisini, çapkınlığını gizlemedi ki bu güne kadar? Veya meşru-gayrı meşru dünyaya gelen evlatlarının hiç birini inkar etmedi ki!
Sonuçta Küçük Emrah gibi ne kokar ne bulaşır kişiliklerden değildir kendisi. Olay doğruysa çıkar aslanlar gibi sahiplenir bu evladını da. Değil yakınlarına, yedi kat ellere yaptığı yardımları da düşünürseniz, ha bir çocuk eksik, ha bir tane fazla, İbo için ne fark eder ki.