ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 3 Aralık 2012

Hayatları dizi olacak ünlülerimiz

Dünyada olduğu gibi, bizim de ünlü insanlarımızın neden filmleri, dizileri yapılmaz" diye, 'dilimde tüy bitti' misali, yazmaktan iki laptop eskittim. Dedim ki, "Nasıl onların Komutan Napolyon'ları, sanayici Ford'ları, moda devi Chanel'leri, playboycu Hugh Hefner'leri, Elvis Presley'leri varsa, bizim de Vehbi Koç'umuz, Sabancı'mız, Zeki Müren'imiz, hatta Manukyan'ınımız bile var...
İşte bu yüzden televizyonlarda böyle bir furya başlasın istiyorum; Kurmaca senaryolarla haybeye kahraman yaratma çabası yerine, hayatları senaryolara taş çıkartan 'eldeki' bu kahramanları anlatan diziler furyası. Böylece biz de, yaşamlarımıza bir şekilde dokunmuş, yön vermiş ne kadar önemli insanımız varsa onları teker teker ekranlara taşırız.
Elbette akla ilk gelen Vehbi Koç...
Nasıl Ford otomobilinin mucidi Henry Ford'u insanlar oturup filmleştirmişlerse, biz de sanayi dahimiz Vehbi beyin hayatını tüm detaylarıyla anlatan bir dizi yapabiliriz. Hele de elimizde Can Dündar gibi bir ustanın yazdığı Vehbi Koç kitabı varsa.
Demek ki senaryo için kaynağı bulduk, geriye kalıyor Koç ailesi fertlerini hangi oyuncuların canlandıracağı? Gençliğini bilmem ama rahmetlinin orta yaş ve üstünü Şener Şen'den başkasının oynamasını istemem.
Fikri verdim, bir de ufak şartım var...
Lütfen 'gerçekleri, sadece gerçekleri' anlatacağız diye kupkuru bir hayat hikayesi çıkartmayın ortaya. Az biraz 'zararsız' kurgu da koyun araya. Bu hem dizi olmanın gereğidir malum hem reytingi katlar.

Vehbi Koç'u bilen kahin!
Misal şöyle bir sahneyle başlayabilir ilk bölüm... Yıl 1900, tahminen Aralık ayı... Ankara'nın Çoraklık semtinde tek kat bir ev... Evin genç gelini Fatma verandaya leğeni koymuş çamaşır yıkıyor. (Temel Gürsu'nun bütün filmlerinde nasıl Manavgat şelalesi varsa, benim yazılar da verandasız olmuyor gördüğünüz gibi...) Her neyse, çenebazlık edip senaryonun içine etmeden devam edelim anlatmaya... Evet, genç gelin elleri dona dona kocası Hacı Mustafa Efendi'nin donlarını yıkarken, bir yabancı yaklaşır yanına. Bu eli değnekli, nur yüzlü bir dededir. Su ister. Fatma gelin suyu verirken az biraz sohbet ederler. Dede bakar Fatma'ya ve der ki; "Yakında senin bir oğlun olacak ve öyle önemli işler yapacak ki, hayrı senin gibi kadınlara da dokunacak! Mesela çamaşır dediğin artık elde değil makinelere atıp yıkanacak!" Nitekim aradan 7-8 ay geçer ve bebek Vehbi, evin ilk çocuğu olarak bir Temmuz günü dünyaya gelir. 'Üzüme alaca düştüğü' günlerde yani... Şaka bir yana bu tür mini dizileri gerçekten tavsiye ediyorum. Tabii önce hikaye etraflıca yazılıp aileye sunulacak, okeylenirse yola devam...