Efendim Ümit arkadaşımız bir kitap yazmış ve bundan uzun uzun söz etmişti. 'Bazı kızların, Türk askerinden bilgi sızdırabilirliği' konusunda yani.
Aslında her şey bir Cumartesi sabahı başlamıştı... Ümit askerliğinin ilk ayını tamamlayıp izine çıkmıştı.
Tabii geleceği yer bizim ev, yani manevi ana babasının evi. Yatak odamıza dalıp selama durmuştu önce. Sonra da sadece bana hitaben başlamıştı anlatmaya. Nasıl tüfek tutmuşlar, karavanada neler yenmiş filan. Bir süre sonra bizim hanım sinirlenmişti, az emeği yoktur çünkü üstünde; "Oğlum küs müyüz, neden yok farzediyorsun beni?" "Olmaz sen sarışınsın, seninle konuşamı yasakladı komutanlarım!"
Sonra da anlatmıştı...
Efendim o sabah bölüğü toplamış albay ve demiş ki, "Sizler bu ordunun neferlerisiniz. Şimdi buradan çıkıp İstanbul'un çeşitli yerlerine dağılacaksınız.
Öyle yollarda elinizde naylon poşetlerle dolaştığınızı görmeyeyim, fena yaparım.
Karınızla, nişanlınızla sarmaş dolaş olmak da yok! Şimdi en önemlisine geliyorum; sakın ola ki sarışın kadınlarla tek söz etmeyeceksiniz! Bunlar casus olabilirler ve ağzınızdan ülkemiz ve ordumuz hakkında bazı gizli bilgileri alabilirler!" "Ne biliyorsun anlatsana" demiştim heyecanla, o da "Yahu iki günlük teğmene kim ne bilgi versin" diye basmıştı kahkahayı.
Demek ki erken gülmüşüz.
ZEKASINI BABADAN, GÜZELLİĞİNİ ANADAN...
Yine bir sarışın haberi... Bazı sarışınlarda nasıl diyeyim 'gösterişsiz erkek' ısrarı vardır malum. Kendi ne kadar uzun boyluysa, adamın o kadar kısasını seçer. Bir de ağzı burnu okka olmayacak herifin. Ama olmazsa olmaz şartları 'zeka' ve 'kültür birikimdir!' Şimdi burada, 'Bu son iki yeti artık ne işlerine yarayacaksa' diyeceğim, tüm sarı kafalar bir olup ağzımı burnumu dağıtacaklar. Fakat başladık bir kere.
Son itiraf, ülkenin son sarışınından geldi; Banu Alkan İzzet Çapa ile yaptığı röportajda en çok Okan Bayülgen'i beğendiğini açıklamış. Malum ağzı burnu okka olmayanlarımızdan biridir kendisi. Ayrıca esmer. Zaten bencileyin tüm bu biçimsiz arkadaşlar kara erkeklerdir.
Alkan'ın Bayülgen'de bulduklarıysa malum şeyler.
Güçlü zeka, her konuda akademik bilgi sahibi ama bunları halk düzeyinde ifade edebilecek kadar kıvrak akıllı, bu yüzden programlarında hiç kimseye laf bırakmıyor ama adam ne yapsın, gelen konukların anlattığı bilginin hiç birini anlamadığımızdan, 'Yahu sadeleşin, adileşin biraz' deyip dalıyor lafa... Üstelik hayatın, yaşamadığı tarzını bile ebe ifadesiyle anlatıyor vs.
Vesaire deyince, bu sözcük dilimizdeki 'şey' sözcüğünün benzeri bence. O da kağıt oyunlarındaki joker gibi 'neyin yerine koyarsan, o oluyor!' Bir nevi Okan Bayülgen.
Ama öyle bir 'şeyi' varmış ki Okan Bayülgen'in, bizim bakıp da fark etmediğimiz, bu bakımdan Banu Alkan'ı takdir ettim; O da genç adamın güçlü kolları! Kız ne ara gördün adamın etini budunu di mi?
Aslında ben bu 'itiraf'ta biraz çaresizlik sezmekteyim. Hani boyunu uzatamayacağım, ağzını burnunu düzeltemeyeceğim bari adamın kolları pazulu olsun! Yani doğanın vermediğini iki halter kaldırıp kendi yapsın diyor.
Kaldırma dedim de, sarışın kadınların gizliden seks kokan itiraflarına da bayılırım. Misal Afrodit'imizin, yaşından beklenmeyen (tarihteki Afrodit) bu tür hezeyanları yeminle beni benden aldı. Kendini Bayülgen'in kollarında farz ediyor besbelli.
Sonuç; sarışınlar zor kadınlardır, her şeyi isterler. "Gel Şefik, beni hem döşekte, hem eşikte mutlu et!" "Bana ne verecen Şefika?" "Güzelliğimi canım!" "Canım diyen dillerini yerim!" "Dilimi yeme Şefik, çocuğumuz kime çeksin onu söyle?" "Başlığı okumadın mı lan?" "Okudum ama anlamadım beybi."
ÖZLÜ SÖZLER;
"Yüreğin arzuları, tirbuşon kadar burguludur!" W.H.Auden "Bir erkek tahriklere kapılıp tirbuşonunu her önüne gelen mantarda kullanmamalıdır. Hele ki artık truft mantarını bulmuşsa!" O. Bayülgen
