ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 26 Kasım 2011

Ali Taran'ı yargılamadan önce...

Selma Desmond hakkın rahmetine kavuştu. Yine ortalık yıkılıyor. Çift boşanıp, Ali'nin akabinde evlenmesinde, adamı darağacına yollamışlardı, şimdi artık 'cesedinin' üzerinde zıplarlar. Ama haksızlık ederler...
Nedenlerini, Taran ile Selma hanımın ilişkinin ta başından itibaren sıralayalım o zaman; Bir kere Ali-Selma çiftinin aşkları bundan yıllar ama yıllar önce bitmişti. Yani kara çalı yeni gelin Ayşe henüz bebekken. Çünkü bu onların zaten ikinci nikahlarıydı.
İlişkileri bittiği için boşanmışlar ama Selma hanımın ısrarıyla yeniden nikah tazelemişlerdi. Bu ikinci nikahı da sürdürense sadece Taran'ın 'vicdan' duygusuydu. Yani ortada 'üzerine saadet inşa edilen' mutlu bir evlilik zaten yoktu. İkincisi Ali 60 yaşında, bir aşk yakalamış. Bu durumda neden beklesin? Her an hepimizin başına bir şey gelebilir bu ülkede. 'Beş ay daha bekleyemezler miydi?' deniyor ya, yani rahmetli eşinin 5 ay içinde rahmetli olacağını daha önceden kestirenler... O diyenlere soruyorum; Nereden biliyorsunuz, ya uzun yıllar yaşasaydı? (Keşke yaşasaydı tabii de...) Veya tam tersi, Ali o birilerini mutlu edecek (!) kararı alıp, Ayşe ile nikahlarını erteleseydi de ertesi gün kafasına tuğla düşüp ölseydi? Ne diyecektik o zaman? "Vah vah adam aşkına doyamadan gitti!" Ama kader bu işte, birileri gidiyor birileri kalıyor. Üçüncü olarak gelelim şu 'maddi yardım etmedi' suçlamalarına. Siz düşünebiliyor musunuz, bir koca boşanırken üçdört lüks ev veriyor karısına ama sonra kalkıp üç kuruşluk kanser ilacının parasını ödemiyor? Bu arada ilaçlar üç kuruş değil elbet ama Taran'ın geliri yanında öyle... Ayrıca bu Ali salak mı, ilaç parasını ödemeyecek de medyanın diline düşecek? Her neyse Taran'ın şirket muhasebesi her ay 20 bin artı tüm giderlerini karşılıyordu rahmetlinin.
Meraklısına makbuzlar gösterilebilir.
Zaten aksi olsaydı oğulları bu gün Ali'nin yanında yer almaz, babasını reddederdi.
Dördüncü
sırada Selma Taran'ın dostları var... Hepsi demeç verdi; "Selma ilaç alamadığı için tedavisi aksadı" diye. Peki niye siz karşılamadınız o zaman? Hepinizin hali vakti yerinde! Ya da rahmetlinin sigortalı olmaması mümkün mü?
Hadi çalışmadı diyelim, özel sigorta yapmayı da akıl edemediler; Taran şirketlerinden sigortalı yapılmadığını nereden biliyorsunuz?
Beş; tabii işin en hassas noktası, 'kanser hastası bir kadının yarı yolda bırakılması... 'Peki siz hiç kanser hastası insana bakmanın ne kadar meşakkatli, sinir yıpratıcı bir şey olduğunu biliyor musunuz? Hele bir de kemoterapi alıyorsa? Ve bilir misiniz kemo gören insanların huyunun-suyunun değişip, hırçın, tahammülsüz hatta acımasız olduğunu? Bu arada rahmetlinin, yeni gelin Ayşe için söylediği temenni gibi sözlerini hatırlayın, "Umarım o da kanser olmaz..." Bunlar hep o hastalığın ve tedavinin getirdiği yan etkilerdir.
Ve son sözüm, şu İzmir Tolga denen adama. Kendileri Ali Taran'ın eski iş ortağı-yeni düşmanıdır. Cengiz Semercioğlu'nun programına bağlandı dün. Ve bütün kinini kustu. 'Taran'ın eski eşini yarı yolda bıraktığını, para ödemediğini' anlattı.
Hemen arkasından şunları ekledi sözlerine, ne alakaysa; 'Hıncal Uluç gibileri damat efendiyi haklı gösteren yazılar kaleme almışlar. Hatta Ali'nin nikahında kahkahalar atmış Hıncal.
O zaten bu adamın yazılarını okumaya değer bulmazmış!'
Yani anlayacağınız herkes kendi nefretini haykırıyor.
Aslında bu Tolga Bey'e hiç şaşırmadım, adı üstünde 'eski' ortak!
Ama burada da hata yine Ali Taran'da. Çünkü o çalışma arkadaşlarına büyük payeler verir, havaya sokar.
Sonra da bu insanlar Ali'nin zekasıyla itişmeye başlarlar. Yani bir tür kendi Frankenstein'ını yaratır Ali. Bu da onlardan biri işte.