ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 29 Temmuz 2011

Basına malzeme oldu da hoş olmadı

Kendi aralarında toplanmışlar, güzel güzel konuşuyorlar. Bize ne aslında... Ama ille bir çıkıntılık olacak ki gazete sayfalarına düşülsün... Balıkesir Sanayi Odası, milletvekilleri ile bir tanışma toplantısı düzenlemiş. Yeni seçilen milletvekilleri bir bir çıkıp kürsüye konuşacaklar.
Ama biri, öyle nazik bir konuda öyle bir laf ediyor ki, bütün dikkatler bir anda bu çiçeği burnunda milletvekiline dönüyor. Neymiş efendim, 'Şehit komando Süleyman Özoğlu, cenaze töreninde alkışlarla uğurlanmış, oysa alkış aslında bir Bolşevik adetiymiş!' Şimdi ne alakası var Sanayiciler ve Borsacıların toplantısında bu konunun diyecekseniz? AK Parti Balıkesir Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylan da sorunuzun yanıtını zaten kendi veriyor: "Konukların müsaadesiyle, basına malzeme olması için bir şey söylemek istiyorum!" İşte oldu Mehmet Cemal Bey, malzeme oldunuz. Düne kadar sadece aile efradınız tarafından tanınırken, bu sabahtan itibaren tüm ülke sizi biliyor artık. Ama gönül isterdi ki daha çarpıcı bir hizmetle gelseydiniz manşetlerimize. Ne diyelim, bir dahaki sefere inşallah.

* * *
ŞİMDİ BENİM AKLIMA TAKILDI!
Yeni anayasa için BDP de masaya oturacakmış. İyi güzel.
Ama istekleri malum; 'Vergi vermeyelim, kendi polis teşkilatımızı kuralım.' Vergi beni bağlamaz, nasıl olsa denetimciler oyar bunları ama polis deyince dururum.
Diyelim ki ben bilmemne harabelerini gezmek için 'o topraklara' girdim. Ve onların polisi -atıyorum- benim kendi polisimden aldığım bir belgeye itiraz ediyor. "Hayır onu kabul etmeyiz" diyor. O zaman ne oldum şimdi ben? Neredeyim?
Bulgaristan sınırından geçince de aynı şey oluyor zaten. Oranın polisi de enseme yapışıyor.
Şimdi dersiniz ki, kır bacağını otur evinde, ne işin var kilometrelerce uzaktaki ören yeri gezisinde? Hadi oradan vazgeçtim, Hakkari'de düğüne davetliyim misal. Orası da onların... Çünkü özerk bölge diye çizdikleri sınır neredeyse ülkenin dörtte biri!
Bu yüzden o Anayasa masasından biri çıkıp anlatmalı benim şu durumumu... Kürt, Kürt olarak küt diye kendi durumunu çizip masaya koyarken, 'Peki benim Türk olarak onlara göre pozisyonum nedir' soruma cevap vermeli.
Umarım kendi ülkemde, kendi vatandaşım tarafından, üstelik resmi olarak yolum kesilmez bir gün...

* * *
MEDENİYETİN ESKİ ADI; HAMAM OTU!
Ey büyük Allah'ım beni de şu kıl tüy işlerine bulaştırdın ya... Ama ne yapayım birileri çıkıp yazmazsa bizim kadınlar bu uğurda telef olup gidecek.
Şimdi Bayburt'ta bir hamamda, kadınlar tüylerini yolmak için oralarına buralarına hamam otu çalmışlar! "Ayşe kız o az oldu biraz daha sür" demiş biri besbelli. O da avuç avuç sürmüş.
Ve bu ottan çıkan, boktan koku tüm kubbeyi sarmış. Sonrası 22 baygın kadın. Sürdükleri ve soludukları bitkiden zehirlenmişler.
Bir ot, bir kılı bile eritip onu hepten yok edecek kadar güçlüyse; insan ciğerine, insan hücresine ne yapmaz? Ama bunu düşünmek için de çağ atlamak gerekir.
Öte yandan televizyonlarda Bihter'in ne giydiğini ne çıkardığını, tarlada mısır toplarken bile ezbere bilen kadınlarımız, iş kendi bedenlerine gelince zır cahil kesiliyorlar ya, beni de en çok bu deli ediyor. Yahu o dizi aralarında, bir sürü tüy gidericinin reklamı var, görmüyor musunuz? Yazmıyorum gerisini vazgeçtim... Bana ne, neyle yolarlarsa yolsunlar tüylerini.
Hem sonra, hamilelik kontrolüne bile kafaları basmayan kadına ben bunları niye anlatıyorum ki sabah sabah? Kendi canlarını kendileri düşünsünler bundan böyle. Beni de bu intim konularına karıştırmasınlar artık.