ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 19 Mayıs 2011

Harakiri beklerdik!

İlkokul 5'te bize kırmızı oklarla öğretilen 'Türk boylarının ve ırkının dağılımı' şemasını hatırlamaya çalıştım bu sabah. Acaba Japonya'ya kadar uzanmış olabilir miydik?
Çünkü Tokyo Valisi son depremden sonra öyle bir açıklama yapmış ki, aynen biz... "Deprem ve tsunami, çocuklarımızın ahlakını bozan Manga çizgi romanı nedeniyle başımıza gelmiştir... Bu yüzden Japonlar ölmeyi hak ettiler. Bu ilahi bir cezadır..." diyor bu yarı Japon-yarı Türk Vali.
Neden yarısı Türk? Anladınız elbette.
1997'de bizdeki toplum önderleri de camilerden fetva vermişti; "İzmit depreminin esas sebebi bir takım günahkar vatandaşlarımızdır" diye.
Tokyolu'nun sözünü ettiği Manga'ya gelince; Japonya'dan dünyaya yayılan bir çizgi roman kültürünün adı... Özellikle gençler seviyor. Biraz seksi, biraz heyecanlı ama o kadar işte. Hikayenin sonunda Vali bey, harakiri yapmayı göze alamadığından herhalde, çıkıp halkından özür diliyor. Özellikle de ölenlerin ailelerinden. Bu da bir şey elbette.

* * *
İLGİ ÇEKMENİN EN KESİN YOLU!
Magazin sayfalarını takip ettiğimden bu yana öyle çok yöntem öğrendim ki şaşar kalırsınız. Hemen her ünlümüzün bir taktiği var. Ama bu konuda kimse Demet Akalın'ın eline su dökemez.
Sonunda onun da aklına gelmeyen bir şey buldum. Dikkatleri üzerinde toplamanın ve medyaya tez elden düşmenin en kestirme yoluyla ilgili yani. Şöyle ki; K.çını açıp Beyoğlu'nda gezeceksin! Ama bazı hazırlıkları var eylemin.
Önce uzun bir elbise giyilecek, içine de bir tanga. Sonra elbisenin eteklerini kaldırıp sırtınıza şal yapacak şekilde sarıp geri yanı açıkta bırakacaksınız.
Taksim'i arkanıza alıp Tünel'e doğru bu şekilde bir yürüyün bakalım, ilgi çekiyor musunuz, çekmiyor musunuz?
Yoksa ne uğraşıyorsunuz öyle tweeter'la filan. Yok ünlü birini biliyormuş, adam gay'miş... duysak şaşar kalırmışız... acaba itiraf etsin miymiş... hiç konuşmadığı isimler bile ona tweet atıyormuş meraktan... filan.

* * *
'BEN KARINI SORUYOR MUYUM?'
Yine bir 'ünlü-muhabir' kapışması... Bu kez Ozan Güven kardeşimiz, kendine soru yönelten meslektaşımıza küfür etmiş. Ozan haklı.
Çünkü bizim bu meslektaş, gecenin bir vakti, bar çıkışında, aktörümüzün en özel anında, yanında sevgilisi genç hanım varken yani, kalkmış şu soruyu soruyor; "Ozan bey, siz bundan yıllar evvel 'İkinci Bahar' dizisi sırasında, sizden 6 yaş büyük olan dizinin yönetmeni Türkan Derya Hanım ile tanışıp, 'Canım Ailem' dizisinde de evlenmiştiniz. Çocuğunuzun olacağını öğrenince de çok sevinmiştik sizin adınıza. Daha sonra iyice ünlenip, para pula kavuştunuz . Ve ardından başka bir hanımla ilişkiniz olduğu söylendi. Türkan Hanım da sizi boşadı. Şimdi de yeni bir evliliğin eşiğindesiniz. Müstakbel eşiniz ünlü bir aileden.
Yani ideal gelin adayı. Ama duyumlarımıza göre kızın ailesi size sıcak bakmıyormuş. Bu yüzden soruyorum; İlişkiniz nasıl gidiyor?"
Genç muhabir arkadaşım bu sorunun sadece son cümlesini yöneltmiş Ozan Güven'e elbette. Üst tarafı benim uydurmam ve galiba Ozan kardeşimizin de aklından çıkaramadığı özgeçmişi.
Bu yüzden bu genç adama bu günlerde ne sorarsanız sorun aynı tepkiyi alacaksınızdır, haberiniz olsun.

* * *
HALKIN SESİ
Apartman görevlimiz Erdal efendiden... "ANLADIK bakanımız, gözü görmeyen vatandaşa ayıp etti.
Ama sonradan özür diledi.
Bu sefer de gözü görmeyen kardeş nazlanıyor, hala diyor ki telefonda koskoca bakana, 'Öyle demeyecektin, ben sadece çocuklarımı geçindirmek için asgari ücret yetmiyor dedim!' Çocuklara baktınız mı allasen? Tam 7 tane. 2 ila 9 yaş arası 7 çocuk doğurtmuş adam. Madem maaş yetmiyor, bu kadar çocuğu neden yapıyorsun be bilader. Şimdi 'üstelik gözün de görmüyor' diyeceğim, bakan gibi ayıp etmiş olacağım. Ama gerçek budur ki..."