ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 15 Nisan 2011

Buna özel hayat denmez!

Zaman kimileri için ne kadar zalim! Bir dönem o güzel Ertem Eğilmez filmlerinin kavruk ama sevimli Anadolu delikanlısını içimize sokar, onunla gülüp, onunla hüzünlenirdik. İlyas Salman, bugün bize sadece hüzün veriyor. Uygar ülkelerden birinde aylarca hapis yatacağı bir rezalete imza atmış geçen gece. Alkollü araba kullanırken bir araca çarpmış, polislerden kaçmış, üstelik bu suçtan da sabıkalı. Ertesi gün kameralara diyor ki, "Polis yalan söylüyor, alkolsüzdüm!" Yani herkes yalancı bir tek o doğru söylüyor. Verdiği sosyal mesaj ise yürekler acısı; "Ben, -18 derecede film çektim, orada yoktunuz, bu benim özel hayatım!" Bu senin özel hayatın filan değil hayatım. Sen trafik kurallarını hiçe sayarak insanları öldürmeyi göze alan sıradan bir suçlusun. Dua et ki, bu ülkede trafik suçu diye bir suç türü yok. Yoksa çoktan hapse düşmüş ve orada o eski muhteşem filmlerini seyrediyor olurdun. Biz de eski seni hatırlayıp kahrolurduk o ayrı...

* * *
SEN SIRRI'YA KURBAN OL!
İkisinin adını aynı yazıda bir araya getirmek bile Sırrı'ya ayıp olur ama o dengi olmayanlara bulaşmayacağı için iş bize düştü. Sırrı Süreyya Önder, bu ülkenin asık suratıyla, köhnemiş kalıplarıyla dalga geçebilen bir halk çocuğudur. Ve sıkı bir entelektüeldir. Şimdi de BDP'nin destekleyeceği bağımsız adaylardan biri olarak milletvekilliğine soyundu. İkisi dedik yazının başında, diğeri de artık hepimizin malumu, genç ve atak 'şövalye' Rasim Ozan Kütahyalı! Bir anlamda dengesizlikler prensi.
Bir 'yazısında' Sırrı abisini PKK'lı olmakla, Apo'ya biat etmekle suçluyor, kaypak ve eyyamcı diyor.
Anlaşılan şöhret olmak isteği bu çocuğun beynini genç yaşta sulandırdı. Ama burada yanıldığı bir nokta var. Sırrı Süreyya Önder gibi 'beynelmilel' bir adama, bu halkın, sağcı solcu demeden sevdiği birine o 'Apo'cu pisliğini atarken, aslında PKK'nın ekmeğine yağ sürdüğünü farkında değil. Bu kadar sevilen bir adamı orayla özdeşleştirirsen, onları bile sempatik yaparsın.
Sırrı'nın sempatisi bir tek onu kurtarmaya yetmiyor ne yazık ki!

* * *
GENÇ TÜRKEŞ'TEN MHP'YE GOL!
Futboldaki şu ters köşeye yatırma pozisyonu inanın siyaset söz konusu olduğunda pek bir gariban kalıyor. Rahmetli Türkeş'in küçük oğlu Ahmet Türkeş, son anda MHP'ye öyle bir gol attı ki hem ailesini hem Devlet Bey'i tam anlamıyla ters köşeye devirdi! Sen kalk, koskoca Türkeş isminin mirasını MHP dururken git AK Parti'ye yatır ve İstanbul'dan milletvekili adayı ol. Bu arada MHP kurmayları genç Türkeş'e saldırmama kararı almışlar. Ağabey Tuğrul Türkeş de kılıfı bulmuş; Meğer 'Recep Tayyip Erdoğan, Kürt açılımı denen 'rezaletten' sonra yaptığı yanlışı anlamış, MHP'den medet umuyormuş. Ve bu yüzden Türkeş'in oğluna sarılmış. Bu da başbakanın aklını başına topladığının işaretiymiş!'
Eğlenceli değil mi? Biraz da acıklı ama...

* * *
ÜNLÜ GÜZELLER VE ÇOCUKLARI...
Yeni duydum, "kadın kocasını çok severse doğacak çocuk babaya benzermiş!" Kendimi düşündüm, annem yeşil gözlü beyaz tenli ve esmer. Babam rahmetliye, ne etsem güzel hatları vardı diyemeyeceğim bir tip. Ve gördüğünüz gibi ben babama çekmişim. Yani annem babamı çok sevmiş. Oğluma gözüm ilişiyor. O anasına benziyor. Bu kez de yıllarca boşa kandığımı anlıyorum. Şimdi dönüyorum ünlü manken ve oyuncu kızlarımıza. Hülya Avşar mesela, Zehra babasının kopyası. Özlem Yıldız da öyle... Anlıyorum, onlar da çok sevmişler kocalarını. Seda Sayan ve Deniz Akkaya ise ayrı bir grup. Tam 'çocuk babaya andırıyor' diyorsun, bir bakıyorsun annenin gençlik fotoğraflarına, oğlan ananın ikizi! Meğer devreye estetik ameliyatlar girmiş. Sibel Can ve Tarık Akan gibi ünlülerin evliliklerinde ise kimin kimi daha çok sevdiği meçhul. Çünkü evliliğin mahsulleri her iki tarafa aynı oranda benziyor. Sonuç; Güzel çocuk doğurmak istiyorsanız hanımlar ve kocanız benim gibi çirkinse, kendinizi tutacak ve kocanıza aşık olmayacaksınız. Sorarlarsa 'ne demeye evlendin' diye; Gönül bu, ota da konar dersiniz. Ya da 'mantık izdivacı yaptım şekerim ama kocama daha sonra çok aşık oldum!'