ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 17 Mayıs 2010

Baykal ile birkaç kadeh atmak!

Karıma ilk teklifim, "Seni yemeğe götüreyim mi?"olmuştu. O da, "Neden yahu bu erkekler hep aynı şeyi teklif eder, sanki açız!" diye cevap vermişti de, sus pus kalmıştım. Son birkaç günde Deniz Baykal'a da gazete sütunlarından böyle davetler geliyor.
Adam görmüş geçirmiş, kibar bir politikacı olduğu için, karımın bana verdiği yanıtı vermiyor doğal olarak. İlk teklif, Hürriyet'te Kanat Atkaya'nın sütunundan geldi. Sevgili Kanat'ın Ertuğrul Özkök ile birlikte kafa dinledikleri, eski albümleri, filmleri konuştukları gözlerden uzak bir balıkçı meyhaneleri varmış. "Gelin bizimle birkaç kadeh atın, boş verin bu işleri, ortam güzel arkadaşlık şahane. Bir tane kadrolu martı var bir de biz oluyoruz genellikle." diye çağrıda bulunmuş Deniz Bey'e...
Mehmet Yılmaz'da Hürriyet'teki köşesinde benzer bir öneri yapıyor... "Ağabey 76 yaşındasın, bırak bu parti işlerini takıl bana" diyor "Rumeli hisarında balık ye...Rakını iç..."
Sırada Posta'dan Rauf Tamer ağabey var... O da Baykal'a şöyle sesleniyor : "Eğer kafasındaki kırk tilkiyi defedip kovarsa, onu Kıyı Restoran'da bekleriz. Merak etmesin büyük usta Yorgo ve şefi Hüseyin emrine amadedir..." Şimdi Deniz Baykal, bizimki gibi "Benim karnım mı aç, yemeğe çağırıyorsunuz?" demez de, bu nazik davetleri kabul ederse, o zaman ben sizi görürüm, sevgili Kanat, sevgili Mehmet ve Rauf ağabey. Deniz Bey o masalara oturursa ne Kanat'ın balıkçısındaki martı, ne Rumeli Hisarın'daki meyhanedeki rakının buzu, ne de Yorgo ve şefi Hüseyin'in yemeklerinin tadı tuzu kalır.

Dua edin de, ciddiye almasın bu tekliflerinizi Deniz Bey. Siz de keyfinize bakın, böyle tehlikeli sularda kürek çekmeyin. Onu çağıracağınıza beni çağırın... Bu davetlere Baykal'ın yerine ben koyuyorum adaylığımı.

* * *
"En dalgalı deniz bile sonunda durulur." Gothe

* * *
HALİS AĞA İÇİN YENİ UMUT IŞIĞI...
Cuma günü, uzun yıllar sonra'basın suçu' nedeniyle yine mahkemedeydim. Mahkeme koridorlarını Nokta Dergisi'nden bu yana çok aşındırmışlığım vardı ama bir tanesini hiç unutmam.
Kimlik tespiti yapılırken hakim baba adamı soruyor, söylüyorum. Önünde duran nüfus kâğıdıma bakıyor, sonra öfkeli gözlerini bana çeviriyor. "Burada öyle yazmıyor" diye bağırıyor. "Eğer arka sayfayı çevirecek olursanız" diyecek oluyorum: "Ne arka sayfası, koskoca adam olmuşsun, babanın adını bile bilmiyorsun" diyor. Kimliğimin ön sayfasında rahmetli öz babamın adı var. Arka sayfasında bir değişiklik yapılmış ve üvey babamın ismi yazılı. Sonunda, "Üvey babamın vesayetine geçtim, o sayfanın arkasına bakarsanız görürsünüz" diyorum. Yargıç sayfayı çeviriyor ve gerçeği görüyor. Bu kez alaycı bir tavırla, "Oooo, iyi yere tezgâh kurmuşsun" diyor! Ah be hakim bey, şimdi nerelerdesin acaba?
Geçmişi fazla uzattık, konuya dönelim. Bu kez Halis Ağa şikayet etmiş yazdığım bir yazı için, gittik ifade verdik. Sonra öğrendim ki hakkında yazılan yüzlerce yazı için tek tek mahkemeye başvurup tazminat davası açıyormuş. Haksız da sayılmaz. Elindeki avucundakini kaybetti koskoca adam.
Gazeteci parasıyla belini doğrultmak istiyor belli ki... Umut fakirin ekmeği.

* * *
"Umuttan umudumu keseli kendimi çok daha iyi hissediyorum." John Osborne

* * *

UYANIK MANGA...
Eurovizyon'da 17. sırada yani son olarak sahneye çıkacak olan Manga'nın solisti Ferman Akgül, yurt dışındaki Türk'lere şöyle seslenmiş: "Biz sahneye en son çıkacağız. Biz çıkana kadar oylama devam edecek; insanların bizi beklemeyip oy vermesi gerekiyor." Türkiye oy veremiyor ama yurt dışında yaşayan milyonlarca vatandaşımız var. Onlara yolu gösteriyor Ferman. Uyanıklık dediğin böyle olmalı. Ne istiyor Manga'nın solisti Türk delikanlısı? "Siz yarışmayı, diğer şarkıcıları boş verin. Bizi izlemeden oyunuzu verin, dinlemenize filan gerek yok..." Yarışma ruhu, fair play dedikleri bu olmalı!