ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 10 Şubat 2010

Osman Durmuş deyince duracaksın arkadaş…

MHP Milletvekili Osman Durmuş, durdu durdu yine yaptı yapacağını. "...Doktorlar, peygamber gibi görülen Başbakan'ın eşini siz nasıl hastaneye almazsınız!" cümleleriyle meclisi birbirine soktu ve son yıllarda yaşanan en eğlenceli meclis skandallarından birinin fitilini ateşledi. Bu arada AKP ihracını istemiş falan ama hepsi fasa fiso… Bizim Osman ağabeyimiz bastı mı sağlam basar. Ben de bir zamanlar ondan az mı çekmiştim?

2000 yılının Aralık ayında bir gece televizyon haberlerinde kanımı donduran görüntülere tanık olmuştum. Dönemin sağlık Bakanı Osman abi, ziyaret ettiği bir hastanenin başhekimine tüm televizyon kameralarının karşısında "Çık ulan buradan, terbiyesiz herif" diyerek üzerine yürüyordu. Arkasından da, "Ben küçük adamlarla uğraşmam, Devlet'in itibarını korumak grevi bana verilmiştir" diye bir açıklama da patlatmıştı.

TÜRK KANI SULANMASIN


Durmuş ağa-beyinin huyuydu, hep açıklama yapardı. Bunlardan biri de Sakarya depreminin en acı günlerinde kan vermek için başvuruda bulunan yabancı ülkelerin bu isteğine karşı çıkmasıydı. Çünkü ortada "Türk kanı" gibi özel bir kan türü vardı. Yabancılarla sulandırılamazdı. Nuriye Akman'a verdiği bir söyleşide de, "Batı müziği dinlemeyin, alışkanlıklarınız değişir, Türk müziğini unutursunuz" demişti ve bu arada doğal olarak Sağlık Bakanlığı'nın kadrosunun yaklaşık yüzde sekseni değişmiş, yerlerini MHP'lilere bırakmışlardı.

"Çık lan dışarı" olayından sonra 'Devletin itibarı' üzerine bir yazı yazmıştım Radikal'de. Ertesi gün haliyle mahkeme celbi elimdeydi. Devlete hakaretten yargılanacaktım. Durmuş, o günlerde önüne geleni mahkemeye veriyordu. Gittik ifademizi verdik. Aradan yıllar geçti, ses seda yok. Osman Bey'in bakanlığı da gitmiş elinden bu ara. Bir gazete haberi okudum ki; Kütahya Sağlık Müdürü Naci Karakaya, Osman Durmuş'a açtığı bir davayı kazanmış, 6.5 milyar lira ödenmeyince Durmuş'un kapısına haciz memurları dayanmış. Tam, "alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste" demeye hazırlanırken bir baktım bizim kapıda da şahsıma ait bir haciz kağıdı! Osman abi bana açtığı davayı kazanmış, cebimdeki 1 milyara dikmiş gözünü.

12 MART'TAN GERİYE KALAN


O sırada Radikal'den ayrılmış Vatan'da çalışıyorum. Radikal'in başındaki Mehmet Yılmaz görevi, İsmet Berkan'a devretmiş. Duruma bakılırsa parayı cepten ödeyeceğiz. İsmet Berkan'a açtım telefonu, durumu anlattım. Sağolsun sevgili İsmet, hemen o gün avukatlarına ödetti parayı. Durmuş cebime sızamadı.
Şimdi düşünüyorum da, beni mahkemeye vermesinin asıl sebebi, o yazıda Milliyet gazetesinde Derya Sazak'ın onun hakkında yazdığı şu paragrafı alıntılamış olmamdı: Şöyle yazmıştı Sazak; "12 Mart döneminde genç bir doktor olan Necdet Güçlü, okulu basan bir grup ülkücü militanın açtığı ateş sonucunda öldürülüyor. İki sanık yakalanıyor ve 24'er yıl hapse mahkum oluyor. Aranan üçüncü sanık ise 1974 yılında çıkan afla kurtuluyor. Adı Osman Durmuş!"

O Durmuş, bu Osman Durmuş işte. Sonra Devlet onu Sağlık Bakanı yapmıştı. Devletin itibarını Osman abi korumasın da kim korusundu?