SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 4 Temmuz 2011

Pazar'ın küf kokusu Pandora'nın kutusu

Pazar sabahı Temmuz güneşinin ışıttığı berrak, pırıl bir gökyüzüne inat; çürük ve küf kokulu bir 'dosya' içeriğinin şamarıyla doğdu üzerimize. O dosyanın kapağı kalkmadı henüz.
Yani "Pandora'nın Kötülük Kutusu" tam olarak açılmadı, aralandı sadece. Lakin senelerdir bu tarz işlerin cücüğünde haber kovalamaktan dolayı, "Ben senin Ömer diyeceğini ağzını büzüşünden anlarım" diyen adamdan farkımız yok.
Hissedişim odur ki; 'untaucibles' yanim 'dokunulamaz' sayılan fiyakalı isimleri filan kale almayan yüreği çatal bir savcı, ağzı sıkı emniyetçilerden oluşan bir ekiple uzun bir süredir fena halde iz sürmüş.
Henüz kapsamı belirsiz o kapalı dosyanın kenarlara taşan kâğıtlarından gözlerimize sızan harf, sözcük kırıntılarıyla bile kavrıyoruz ki; o yürekli savcı ağzını büzmüş, 'Ömeeer' diye bağıracak.

Geçmişe yolculuk

Bütün haber kaynakları dünkü büyük operasyon bombasının fünyesini Olgun Peker adlı 'tanıdık' bir ismin teknik takibi sırasında patladığını söyledi. Gazetecilikte adettendir. Böyle çapanoğlu durumlar vuku bulduğu zaman arşivlerde zaman yolculuğuna çıkılır. Ben de o klasik yöntemi benimsedim, arşive daldım.
Bakın Olgun Peker adı futbol dünyasında ilk nasıl yankılanmış:

Kelebek konmuştu
OLAY:
İstanbul polisi, Trabzonsporlu Fatih Tekke ile Gökdeniz Karadeniz'in otomobil ve işyerlerine yapılan silahlı saldırının arkasında, "Aydın" olan soyadını Sedat Peker'e yakınlığı nedeniyle "Peker" olarak değiştiren Olgun Peker'in bulunduğu yönünde bulgulara ulaştı. İstanbul Polisi, soruşturmayı derinleştirdi. Olgun Peker'in "Kelebek Operasyonu" kapsamında polis tarafından dinlenen telefonlarında, Diyarbakır-Samsun ve Trabzon-
Diyarbakır maçının sonucunu belirlemek için girişimlerde bulunduğu ortaya çıkmıştı.

Haydi anlat bakalım
İddialara göre Gökdeniz Karadeniz'in adının karıştığı bahis skandalı ile ilgili olarak "Arnavut mafyası" ile işbirliği yaptığı öne sürülen Olgun Peker, Tekke ve Karadeniz'e gözdağı vermek amacıyla silahlı saldırı için Hakan Süleyman ve 2 adamını azmettirdi. Üst düzey polis yetkilileri, soruşturmada futbolcuların vereceği ifadelerin önemli olduğunu kaydederek "Bildiklerini polisle paylaşırlarsa soruşturma sağlıklı bir şekilde yürür ve olay çözülür. Şayet birtakım ilişkileri gizlerlerse soruşturma tıkanır" dedi. İki futbolcuya yönelik saldırıda "azmettirici" olduğu öne sürülen Olgun Peker'in ismi ilk kez "Kelebek" operasyonu kapsamında gündeme gelmişti.

Fener'e pano olsun
OLAY:
Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla halen tutuklu olan Sedat Peker'in sağ kolu olarak bilinen Olgun Peker'in Fenerbahçe Stadı'ndaki reklam panolarının kiralama işini de aldığı öne sürülmüştü.
OLAY: İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin gerçekleştirdiği "Kelebek Operasyonu" kapsamında izlenen ve dinlenen telefon konuşmalarında "şike ve bahis" içerikli konuşmalarda Olgun Peker'in ismi sık sık geçmişti.

Dahası var

Burada bitse iyi de dahası var.
Mesela yıllar önceki bir haber diyor ki: "UEFA Kupası'na katılmaya hak kazanan Beşiktaş, transfer çalışmalarına hız verdi. Yönetim, temasta oldukları Michal Kadlec için Refleks Spor ve Menajerlik Şirketi'ne kulübü temsil etme yetkisi verdi. Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam ile Refleks şirketinin sahibi Olgun Peker yurt dışına çıktı."

Kocaman sıkıntı
Aykut Kocaman'
ı yıllardır tanırım. Dürüstlüğüne, adamlığına elbette ki kefilim. Geçen gece Bodrum'da Ercan Saatçi'nin de katkı koyduğu çok hoş bir eğlence mekanının açılışına davet alıp gittim. Marina içinde Paella adlı bir gece kulübüydü. Bir ara Ercan Saatçi'yle birlikte sohbet eden Aykut Kocaman'ı görüp sevindim hemen yanlarına gittim. Aykut Hoca yaz rehavetine uyum fiziken de sağlamak için olsa gerek kirli sakal bırakmıştı.
Ancak yüzünde sakaldan ziyade, sezonu zaferle kapamış bir kumandandan çok endişeli, huzursuz, sıkıntılı bir ifade vardı şaşırdım. Küçük cep makinemi bir garsona verip aralarında resim çektirdim. Baktım ki hoca hayli tedirgin oldu, yadırgadım. "Aykut Kardeşim, hatıra fotoğrafı yahu. Başka ne olacak ki?" dedim. Şimdi o güne dönük bir değerlendirme yapıyorum da "Acaba bu kurt hoca kendi dışında gelişen tatsız bir takım şeyler olduğunuolacağını mı sezdi hissetti de bu kadar sıkıntılı?" diye soruyorum kendime.
Kim bilir? Hele savcı bey bi "Ömer" desin de anlarız.