SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 19 Haziran 2011

Kem gözlere mavi boncuk

Bir usta tanıdım Bodrum'da.
Adı Halit Arabalı. 10 bin yıllık geçmişi olduğu sanılan nazar boncuklarını yapıp yedi düvele satıyor ve tanınıyor oralarda.
Hikâyesi güzel bir inat hikayesi...
- Bunun tam adı ne usta.
Göz boncuğu mu nazar boncuğu mu nedir?
- Ben Akdeniz boncuğu diyorum.
- Kapış kapış gidiyormuş Avrupa'da da boncukların?
- Aslında Araplar en iyi müşteri.
- Bunun kökeni Arap değil mi zaten...
- Evet ama uzun süre Arabistan'da yapımı yasaklanmış.
- Aallah Allah!
- Ustalar da işsiz kalıp İzmir'e gelmişler.
- Bak şu işe...
- Babam da Helheleci diye söylenen bu Arap ustaların yanında öğrenmiş mesleği. 40 yıl önce de Bodrum'a göçüp orada başlamış üretime.
- Sen babadan el aldın yani?
- Öyle oldu. Bu meslek ölmesin diye vasiyet etti babam. Lakin ilgi alaka yok devletten. Biraz ödenek ayırıp reklam yapsalar dünyaya baş tacı olur boncuklarımız...
- Zeki Müren Müzesi'ne gittim. Her duvarda senin yaptığın söylenen boncuklar asılı.
- Evet, rahmetli hem beni hem boncuklarımı çok severdi. Nazara çok inanırdı çünkü. Şimdi onun yerini Fatih Ürek aldı. Ne zaman geçse koşar adım gelip alır.
- Başka ünlü müşterilerin var mı?
- Ferhat Göçer var, Demet Akalın, Kenan Doğulu, Serdar
Ortaç, Cemil İpekçi, Kuşum Aydın hepsi devamlı müşterimdir.
- Yabancılar da kapış kapış alıyor görüyorum...
- Almanya'dan, Yeni Zelanda'dan, Fransa'dan davet bile aldım. 'Gel bizim memlekette yap' diyorlar ama gitmedim.

Dalyancı

Sonra bir başka ustayla yolum kesişti. Söz konusu kişi ressam Engin Dalyancı. Hakkında söylenenler müthiş. Diyorlar ki; "Ressam Engin Dalyancı ise Bodrum'u balık simgesiyle markalaştıran bir sanat adamı.
Cam ve seramik üzerine işlediği balıklar büyük ilgi çekiyor. En çok da Alman, Norveç, Fransız firmaları ilgi gösteriyorlar onun sanatına. Eşi Hatice Dalyancı'nın desteğiyle 5 yıl önce balığı seramik üzerine işlemeye başlamış. Önceleri "Cam üzerine balık olur mu?" diye küçümsenmiş, ama sonra Dalyancı balıkları taklit edilen ürün haline gelmiş. Dalyancı kendi ürettiği balık desenini de tescil ettirmiş.
Dalyancı Anadolu'da öğretmenlik yaparken kilim, halı gibi yerel motifler ve desenleri de yansıtmış resimlerine. Bu sırada kök boyasını öğrenmiş. Resim eğitimini yerel renklerle güçlendirmiş, yeni sentezlere ulaşmış. 20 kadar resim sergisine imza atan Engin Dalyancı diyor ki; "Bu topraklar üzerinde yaşayanlar taşa, demire halıya, kilime biçim vermişler. Anadolu, uygarlıklar beşiği. Kuşaktan kuşağa pek çok şey aktarılıyor. Bir toplumu yaşatan bu değerlerdir. Biz Anadolu insanıyız. Bize dayatılanı değil, bizde olanı ortaya koyarak yeşertmeliyiz dünyayı.''