SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 10 Nisan 2011

Polis olmak ne demek anladım

30 yıl kadar öncenin bir İstanbul gecesi. Nöbetçi muhabirim. Telsiz anonsları kuşkulandırıyor. Büyük bir operasyon başlıyor olmalı.
Çünkü o zamanki adıyla Siyasi Şube, 8-9 ekip halinde havaalanına hareket halinde. Yurt dışından gelen bir meslektaşlarını karşılıyorlarmış. Verdikleri tek bilgi bu. İlk sapakta 7 ekip ayrılıyor.
Çiçeklerle karşılanan genç polisin içinde olduğu araç dahil, 2 ekip otomobili Zeytinburnu içlerine dalıyor. Bir evin önünde duruluyor.
Kapıda yaşlı bir çift, genç bir kadın ve 3-4 yaşlarında bir çocuk.
Kadınlar sürekli ağlıyor, adamın gözleri doluyor. Fotoğraf çekmemek koşuluyla eve girmeme ses etmiyorlar. Ayran içilip hoş-beş edilirken, kucağındaki ufak çocuğu birden fark edip soruyor. "Baba bu ne, elin uf mu oldu?"
Bomba uzmanı yanıtlıyor yavrusunu: "Cici oğlum cici bak, sev babanın elini". O zaman dikkat ediyorum ki genç adamın bir kolu protez.
Bomba imha ekibindenmiş.
Cadde üstünde şüpheli bir paketi açarken bomba patlamış ve kolu kopmuş. İngiltere'de tedavi görüp, protez takılıp gönderilmiş o gece. Daha bunun şokunu atlatamadan ikinci darbe geliyor.
Ekip amirinin açık olan telsizine bir anons: Bulunduğumuz mahallenin çok yakınında bir iş yeri kapısına bombalı paket bırakılmış.
O gazi polis genç, gayrı ihtiyari fırlıyor ayağa, "Hadi amirim hemen yetişelim, bir bakalım".
Herkes donup kalıyor evin içinde. Sadece eşi olan genç kadın bakışlarıyla destek veriyor sanki 'Elbette git, gitmelisin' dercesine bakıyor. İşte o zaman daha da iyi anlıyorum gerçek polislik ne demek, polis eşi, ailesi olmak ne demek?

Artık 'Aynasız' değiller
Polis Teşkilatı'
nın kuruluşunun 166. yılında bayram var bugün. Taksim'de kurdukları çadırda 'pozitif ayrımcılık' modasına uyarak 3 şubeden 3 genç bayan polisi yan yana gelmeye davet ediyorum. Harika Ergül, Pınar Barun, Belma Korkmaz.
Olay yeri, çevik kuvvet ve çocuk şubesinin gözü kara elemanları.
Günümüzde kadın polislerin çoğu dizi yıldızları, mankenler kadar güzel, alımlı, bakımlı. Çantalarında beylik tabancaları, yedek şarjörlerin yanı sıra makyaj malzemeleri ve küçümen 'ayna' taşıyorlar. Onlar artık 'Aynasız' değil yani. Eskiden kadın polislere daha çok geri hizmet, masa başı, pasaport, personel şubesi elemanı görevi verilirken, şimdi erkek meslektaşlarıyla aynı kısım ya da şubelerde değerlendiriliyorlar.
Operasyonel timlerde her türlü silahı kullanabilen, gözünü budaktan sakınmayan, dövüş sanatlarında usta, dalgıç, helikopter pilotu, motosiklet cambazı olarak görüyoruz onları.

Aileler alıştı

Söyleşimiz uzun ama yerim kısa.
Tadımlık kabilinden anlatayım da bilin; bu ana kuzuları itten, uğursuzdan, patlama, çatlama, çatışmadan nasıl olur da da tırsmaz, üstüne üstüne giden bir mesleğin erbapları.
24 yaşındaki dedektif Belma Korkmaz'a soruyorum önce yukarıdaki soruyu. Diyor ki; "Ben zaten bir polis kızıyım. Gazi Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunuyum ama çocukluktan beri hevesim polis olmaktı. 4 yıldır teşkilattayım. Olay yeri inceleme uzmanı olarak gittiğim ilk cinayet mahallinde dizlerim titredi, ayakta zor durdum. Şimdi tek başıma kan örneği, parmak izi, saç teli alır, derikemik- et parçası örnekleri alır, deforme olmuş bir ceset üzerinde dahi gereken her türlü incelemeyi yaparım" diyor. Diğer 2 kızımız da en öldürücü silahları söküp, takıp, bakımını yapıp gereğinde nasıl mahirce kullandıklarını, girdikleri sayısız çatışmadaki ruh hallerini, önce çok endişelenen ailelerinin artık alışıp onlarla nasıl gururlandıklarını anlatıyorlar.