SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 19 Eylül 2010

Aşka gemici düğümü

Datça'nın Knidos Antik Kentinde arkeolojik çalışmalar yapmak için 20 yıl önce Türkiye'ye gelen İngiliz Bilim Adamı Dr: Reynolds, 11 yaşındaki kızına "Öldüğümde cesedimi yakıp külleri buraya savurun" diye vasiyet etti. Arkeolog Reynold'un yıllar sonra yine bir Türkiye ziyareti sırasında ani ölümü üzerine vasiyeti yerine getirildi. Yakılan cesedin külleri Ege ve Akdeniz'in birleştiği noktada antik kent kıyılarına savruldu. Ancak bu küllerden filmlere konu olacak bir aşk doğdu. Jemma babasının kül savurma töreninde tanıştığı Türk tekne kaptanı Bekir'le büyük bir aşk yaşayıp kısa süre sonra evlendi. Hem de Antik kentin ortasında anfi tiyatroda. Ben de sordum Jemma'ya, sevdasını bakın nasıl anlattı.

Mutlu yabancı gelin
- Çok mutlu görünüyorsun
- (gülerek) Eşim Bekir'i bulduğum içindir. Bir insanın benden daha fazla mutlu olması imkânsız gibi geliyor bana. Bekir benim diğer yarım gibi. Ailesi de benim için önemli ve özel.
- Zordur yabancı gelin almak ana baba için.
- Başından beri beni o kadar güzel karşıladılar ki onlardan biriymişim gibi hissetmemi sağladılar. Bunun için onlara hep minnettar kalacağım. Burada yaşayanların nezaketi, cömertliği, güvenilirliği ve vefalı arkadaşlığı beni kendimden geçirdi ve bu hala böyle. Bu kadar çok kişi tarafından dost olarak kabul edilmek kendimi çok özel hissettiriyor - Şu 'love story'i (aşk hikâyesi) baştan öğrenelim mi?
- Türkiye'ye ilk seyahatim 11 yaşındayken gerçekleşti ve çok sevdim. Uzun bir süre sonra babamla birlikte ikinci ziyaretimi yaptım. Babam Dr. Peter Reynolds Türkiye'ye sürekli gelen ve ülkeyi yakından tanıyan bir arkeologdu. "Ölürsem cesedimi yakıp küllerimi Knidos'a savurun" diye vasiyet etti bana. Sanki içine doğmuş gibi bu ziyaretimizin 3.
Haftasında aniden hayatını kaybetti.

Çok iyi anlaştık
- Burada mı yaktınız cesedi Jemma?
- Hayır, cenazemizi önce İngiltere'ye götürdük. Babamın vasiyetini söyledim tüm yakınlarımıza. Bu yüzden babamın küllerinin büyük bir kısmını, Türkiye'de en sevdiği yer olan Knidos'a getirdik.
Burada sade bir törenle denize serpiştirdik.
- Ve küllerden doğan aşkın öyküsü başladı - Güzel söyledin.
Törenden sonra kısa bir süre daha kalıp gidecektim ama Bekir Kaptan'la (Karakuş) tanıştım. Bekir'in babamın buradaki zamanlarında edindiği güvenilir dostlarından biri olduğunu biliyordum. Çok iyi anlaştık, sevdik birbirimizi. Gidişimi erteledim çünkü ayrılamıyordum ondan.
Aşkımız tutkuya dönünce de karar verdik - Evlenmeğe mi?
- Evet, hem de burada, Knidos'ta, babamın da manevi huzurunda.
- İmparatoriçelerin, kraliçelerin mekânında düğün yaptınız antik kentin anfi tiyatrosunda. Şanslı gelinsin.
- Gerçekten de öyle. Tüm köylüler, Bekir'in tekneci arkadaşları, turistler ve gelen akrabalarım, dostlarım
Keşke babam olaydı
- Düğün için nerelerden kalkıp geldiler
- Avrupa'nın her yanını bırak, Avustralya'dan bile gelenler oldu.
- Baban da göreydi keşke - Çok isterdim. O Knidos'ta vakit geçirmeyi ve saatlerce antik şehrin geniş alanında dolaşmayı çok severdi. Babam sadece eski tarihici, İngiliz kültüründe söz sahibi olan bir arkeolog değildi, aynı zamanda arkeolojinin önemli bir alanı olan, bulgurlardan hareket ederek tanımlamalar yapan ve aktarılan bilgilerin kontrolünü ve doğruluğunu onaylayan bir bilim adamıydı.

Aşkın gemici düğümü
- Düğünde peçetelerin üzerindeki gemi düğümü atılmış ip halkaları hediye etmişsiniz gelenlere.
- Evet, çünkü onlar ikimiz de deniz tutkunuyuz. Ben de büyük teknelerde rehber olarak çalışıyorum artık. Attığımız gemici düğümünün adı 'Aşıkların Düğümü'. İngilizler zaten evlilik yüzüklerine Tying the Knot ( Düğümü Bağlama) der. Ayrıca yabancı konuklara bir hediyemiz daha vardı. Nazar Boncukları. "Nedir bu?" diye sordular. Dedim ki; " Evil Eye'den yani şeytan gözünden korur bu insanı.
Kötü nazarlardan, fenalıklardan korur."
- Bak tüm köylüler sevgiyle ilgiyle izliyor seni.
- Onların sonsuz desteği ve cömertliği karşısında hep mahcup olduk. Onlar olmasaydı bunu başaramazdık.