SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 2 Eylül 2010

Dere tepe düz gittim

Evde yardımcım hanıma sıkı sıkı tembih ettim geçen gün - Ben çıkıyorum akşama doğru dönerim Bitap Hanım - Güle güle Savaş Bey. Dikkat edin üşütmeyin - Bu sıcakta neden üşüteyim ki...
- Bilmem akşam iftarda hapşırıyordunuz - Yumurtaya karabiber koyarken burnuma kaçtı da o yüzden...
- Peki o zaman - Doktorum bana söylediğini unutma - Unutmam - Hijyeni ihmal etme...
- Peki Savaş Bey...
Akşam eve döndüğümde sordum...
- Ne var ne yok?
- Kimse gelmedi...
- Kim gelecekti ki?
- Dediniz ya, o hanım gelmedi...
- Hangi hanım yahu?
- Tijen hanım...

* * *
BAK ŞU İŞE
Bu bomba da kapıcının eşinden.
Cümle kapısı girişinde saksı çiçeklerini sularken sitem etti - Öyle yerlere zahmet edip siz gelmiyorsunuz Savaş Beyefendi?
- Hangi öyle yerlere?
- Biz gittik çok da güzel oldu valla - Nereye gittiniz ki?
- Ayı Yogi'ye...
- Hııı?
- Harika bir yer vallahi - Nerede bu?
- Büyükada'da. Vapurla gittik - Ramazan günü meyhaneye mi gittiniz - Öyle demeyin çok günah - !!!!!
- Orası da Allah'ın bir evi sayılır - Ayı Yogi neresi kızım meyhane değil mi?
On dakika anlatınca anladım.
Büyükada'da Aya Yorgi'ye gitmişler. Tövbe tövbe, bilerek yapsa çarpılır valla.

* * *
YETEEER!
Oturduğum kafeteryanın yakınındaki iskeleye Seren adlı tur teknesi yanaştı. Aklım ta eski günlere gitti. Haldun Dormen, Müjdat Gezen ve Savaş Dinçel o gün Bodrum'a gelecek olan merhum İsmet Ay'a sürpriz hazırlamışlardı. Havaalanı'ndan Bodrum'a gelir gelmez onu bu Seren teknesine bindirip koyları dolaştırdılar.
Gece geç saatlere doğru Marinaya yanaşıp eski efsane milli basketçi Ali Kazaz'ın yatında yemeğe geçtiler.
Geç vakit oldu diye kamaralarda yattılar. Ertesi sabah bir başka motor yatla Gökova'ya açılıp 2 gün sonra döndüler. Karaya ayak basar basmaz bu defaki akşam yemeğinin yine bir ortak dostun lüks kotrasında olduğunu söyleyince İsmet Ay avazı çıktığı kadar bağırdı:
- Yeteeeeer! Ben Barboros Hayrettin Paşa mıyım beee?..

* * *
HEY GİDİ GÜNLER
Sibel Can'ı da yanıma alıp Müzeyyen Senar'ı ziyarete gitmiştim bir gün. Hastalığı yeni başlamıştı, geçmiş olsun diyelim dediydim. Gider gitmez duygusal bir hava esiyor, Sibel Can bahçede Müzeyyen Senar'ın yanı başına bir sandalye çekiyor, sohbet başlıyor.
- Ne güzel çiçek bunlar kızım, sağ ol zahmet ettin.
- Bak abla bilmiş gibi elbisenin rengine uygun seçmişim çiçeği.
- İçine doğdu demek ki.
- Dur ablam bir de kolye aldım sana. Bayılacaksın.
Çantasından çok güzel bir kolye çıkartıp takıyor boynuna ablasının.
- Bu Savaş yok mu bu Savaş. Feraye'yle bir oldu Vali'yi, Belediye Başkanı'nı, Kaymakam'ı, Emniyet Müdürü'nü getirdi buralara.
- Oh iyi etmiş.
- Özel Bodrum Hastanesi'nin sahibi Abdullah Bey ve doktorlarını da getirdi.
Bana baktılar, muayene ettiler.
- Yaşasın, nasılmış durumun?
- "Genç kızlara olur böyle şeyler" dediler.

* * *
VAH RODRİGO VAH
Bir ahbap yanıma yanaştı, ağzı kulaklarındaydı - Senin oğlan Ulaş şarkısıyla mest etti beni dün gece - Hayırdır? - Doğum günümdü. Onun çalıştığı mekâna gittim. - Ben de kutlarım - Bir parça istedim harika çaldı - Öyle mi hangi parça? - Algida'nın gitar konçertosu...