Tarihi 22 Kasım 2015

Alkışlarla

Fenerbahçe dün futbolla beklenen randevusuna gecikmedi. Tebrikleri de kabul etti.
Bu takımın istediğini almak gibi bir gücü olduğunu zaten biliyoruz da... Gücünü sahaya yaymakla, teknik ve taktik anlamda sahaya yayılmak arasındaki bağlantı dün gece kesintisizdi.
***

Sarı lacivertliler daha maçın başında oyunu rakip alana yıktı.
Pozisyon yağmuruna bakınca, "Bunlar farklı bir galibiyet soluyorlar" dedim.
Mehmet Topal'ın önüne geleni silip süpürdüğü pozisyonda topu labirentten geçirmesiyle Hasan Ali'nin vuruşundaki ilk gole şapka çıkardım. "İşçiliğin yıldızı da böyle parlar" dedim.
***

Dün geceki Fenerbahçe'nin en önemli özelliği bindirme hızıydı.
Van Persie'nin tek forvet yalnızlığı sistem icabıyken, Fenerbahçe'nin bindirmeleri sıkılmış bir yumruğun açılması gibiydi.
Maçın en etkili iki ismi Diego ve Alper'di.
Diego'nun ayağındaki mücevher vitrine çıkıyor.
Alper Potuk topu ayağına aldığında, gittikçe hızlanan tren gibi.
Güçlendikçe futbola kattığı güzellikler de öne çıkıyor.
***

Çok yönlü Fenerbahçe bindirmelerinde, Mersin'in tek yönlü savunma biçimi yetersizdi de, Van Persie'ye gerçekçi bir gözle baktım.
Bir yanı attığı golle, "Pozisyonları harcamakla atacağım golden vazgeçtiğim sanılmasın" dedi. Öte yanı gücünü güçsüzlükle tanımladı.
Ama ondaki bilgelik hep ayakta.
***

Mersin'deki kriz bahane sayılmasın.
Futbol ve galibiyet kolkola girdiyse. Fenerbahçe'de her şey yola girmiş diyebiliriz.
O yüzden alkışlar sadece dün geceye değil.
Gelecek zamana da övgüdür.