Tarihi 4 Ağustos 2015

Heykel

Torunu şehit edilen 78 yaşındaki Ramazan Akkabak'ın gözünün biri görmüyor.
Pantolonu yamalı.
Solmuş gömleğinin iki cebi var da, sol cebinde kalbini öpsün diye şehit torunun resmi duruyor sanki.
Ayakkabıları eski.Kasketi şehit torunuyla yaşıt belki.
290 lira engelli maaşı alıyor da, eti kim bilir en son ne zaman sofrasında görmüş.
Ve devlet babanın yetkilisi soruyor. "Bir ihtiyacınız var mı?
***

O soruyu soran yetkilinin gözleri neyi görüyor acaba?
Bu şartlar altındaki adama böyle bir soruyu sorarken ne hissediyor?
78 yaşındaki Ramazan Akkabak'ın başında yedi dağın karı.
Yüreğinde ateşlerin koru.
Ağzındaki lokma dünden kalma belki.
Şehit torununun kokusu tütüyor burnunda.
Ve soruyor devlet baba. "Bir ihtiyacınız var mı?"
***

Haram parayla yazın sefasını çıkaran soysuzlar memleketinde, Ramazan Akkabak, Allah'ın soylu eseri gibi duruyor.
Gömleğinin düğmeleri bile iliklenmeyi unutmuş.
Yüreği avucunda.
Kim bilir ne acılarla sınanmış yüreği. "Hayatta ne yangınlar gördüm, hiçbiri torunum kadar beni yaralamadı" der gibi bakıyor.
Tek gözüyle kimselerin göremediklerini görüyor da, devlet babanın yetkilisi soruyor. "Bir ihtiyacınız var mı?"
***

Ramazan Akkabak, çorak toprakları kanla yeşertmeye çalışan şerefsiz teröre inat, elindeki pet şişeden su içiyor, kuruyan damağı için.
Hiçbir yere sığdıramadığı acısını oturduğu sandalyenin üzerine sığdırdığı sanılıyor belki.
Susuyor, dişlerini dilinin arasında saklıyor.
78 yıldır bir kez olsun yanlış bir söz kaçırmamış ağzından.
Olur ya, acıyla karışık saygısızca bir laf eder diye belki.
Ve soruyor devlet babanın yetkilisi. "Bir ihtiyacınız var mı?"
***

Düşmüş bir yaprağın ağustosta çekilmiş fotoğrafı gibi duruyor ama.
Manzaranın iç yakan hüznü, onurlu bir adamın duruşuyla kardeş.
Çünkü insan olmanın bir tarifi varsa, o fotoğraftaki adamda var.
Asaletin bir tarifi varsa, o da Ramazan Akkabak'ın cevabında mevcut. "Hiçbir şeye ihtiyacım yok!"
***

Ramazan Akkabak gibi heykeli dikilecek insanların var olduğunu görebilmek her şeye bedel.
O zaman ne terörden korkuyor insan.
Ne de paraya tapanlardan!

MİKROP YUVASI
Sahil kenarlarında piknik yapanların, geride bıraktığı çöplere bakıyorum.
Çöp demek mikrop demek.
Mikrop demek hastalık demek.
O insanlar yeniden aynı yerde bulunacaklarını hesaba katmıyorlar.
Mikrop üretmeyi bu kadar sevenler bedeline de katlanacak.

Mutluluk Takvimi
Sabahları yürüyüş yap.
Kır düğününe katıl.
Çocukları ekrandan uzak tut.
Yaşlıları sıcaktan koru.

Aydınlığı çekiyoruz
Karanlığın karnından
İşimiz ağır işimiz zor
Ve sabrımız yok
Masal dinlemeye

Ve korkaklıktan değildir
Sustuğumuz
Biz sesimizi birer bıçak gibi
Ağzımızın kınında saklıyoruz

Cılız kollarımıza bakmayın
Yumruklarımız
Birer dünyadır sonsuzda
Sonsuz bizim usumuzdur
Ve insanlığın
Büyük kavgası
Namusumuzdur
Muammer HACIOĞLU