Tarihi 2 Mayıs 2015

Biz'im bayramımız

Adına bayram dense de, işine gitmesi gereken insanların da bol olduğu bir şehirde yola çıktım.
Dün sabahın ilk saatlerinde hava bile karamsardı. "Şehrin şeklini almış" dedim, İstanbul'un üzerine örtüyü çekmişken.
Sonra uçan bir kuş gördüm, ağzında yuvasının dalı.
Uçan kuşa borcu olan işçilerin kutladığı bayrama baktım.
İçim karardı!
***

İnsanların seyahat özgürlüğünün bile olmadığı bir günün adıydı bayram. "İşçi Bayramı."
Çalışan işine gitmek istiyordu da, bir yandan barikatları aşmak zorundaydı.
Bir yandan da içindeki dağa tırmanıyordu sanki.
İnsanların yüzünden düşenleri topladım, ikiyle çarptım.
Bir bayram etmedi.
***

İnsanlar sessiz harflerle konuşurken.
İşçiyi seslendirenlerden çatlak sesler. "Bu mu yani!" dedim. "Emek ve dayanışmanın onca şekli varken, bunlar neyin işçiliği?"
***

Sonra polislere baktım.
Bütün gün tetikteydiler, gözleri yolda, kulakları gelecek emirlerde.
Öğlen vakti kendilerine verilen sandviçleri yerken, lokmaları bile tedirgin çiğniyorlardı.
Onlar da işçi, onlar da emekçi.
Onların da aileleri yok mu?
Bayramsa hep birlikte kutlanması gerekmiyor mu?
Bu bayramın adı emek ve dayanışma günü değil mi?
***

Gençliğimizde evlerimiz sürekli karartıldığı için.
Mum ışığının değerini de biliyoruz.
Güneşin anlamını da.
***

Dün bayram tadında yaşanan sahneler de çoktu kuşkusuz.
O yüzden öğleden sonra açan güneş, bazı gerçekleri işaret ediyordu belki.
Birinci tekil şahısla, ikinci tekil şahıs arasındaki ilişkinin.
Birinci çoğul şahsa dönüşmesini. "Biz"i... "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü daha anlamlı biçimde kutlamayı
öğrenmeliyiz" gerçeğini.

***

Kalem etkisi!

Yunan Başbakanı Çipras bir televizyon programına 5 bin dolarlık kalemle çıktı.
Büyük tepki alınca, pahalı kalemini bir euroluk kalemle takas etti.
Daha çok maskara oldu.
Bir gerçek vardır.
Elindeki kalemin fiyatından utanıyorsan, hiç kullanmayacaksın.
Ucuz kalemle gösteri yapacaksan, komik olmayacaksın.
Yoksa bir kalem gerektiğinde bir dağ kadar etki yapar.
Hiçbir şey yazılmasına gerek
duyulmadan!

***

Sevdalandı türkü türkü
Boşa çekti onca yükü
Bir yangındı artık söndü
Yorgun ömrüm

Ne dostu var ne bir kardaş
Acılarla sarmaş dolaş
Eriyor bak yavaş yavaş
Solgun ömrüm

Elbet vardı çok günahı
Yerde kaldı her ahı
Kesti hayatla selamı
Dargın ömrüm

Hala bir gönül yasında
Yenik düştü kavgasında
Tel örgüler arkasında
Sürgün ömrüm

Hakkı YALÇIN