Tarihi 28 Ağustos 2014

Siyah uçurtma

Hayat acımasızlığını hep çocuklar üzerinde gösteriyor.
Sorumsuzluk da.
Hastanelerde bile canın değeri yok.
Bırakın sokakları.
***

Adana'da 1 yaşındaki Hayrünnisa iki gün önce havale geçiriyor.
Özel bir hastaneye götürülüyor. "Yer yok!"
Yetmedi.
Şehirdeki tüm hastanelerde yer yok.
Babanın yerine biz haykıralım. "Neye yer yok ağalar?"
Ölüm döşeğindeki parmak kadar bebeğe mi?
Zamanında müdahale edilmediğinde ölmesi kaçınılmaz olan küçücük bir yavruya mı?
İstenirse öyle kolay yer açılır ki.
Ya bir koltuğun üzerinde.
Ya da bir çantanın içinde!
Hayat kurtarmaya yemin etmiş doktorların cebinde bile!
***

2 saat sonra hastanelerden birinde "yatak boşaldı" haberi, Hayrünnisa bebek için ancak yarım saatlik ömre izin haberi oldu.
Bu zalim dünyada bazı melekler için cennete yolculuklar bile hüzünlüdür.
Koca Adana'da bebeğini ölüsüne tabut ve cenaze aracı bile bulunamadı.
Cenazeyi siyah bir çanta içinde teslim alma görevini baba üstlendi.
Babaanne o kuş gibi çantayı, hayatının en büyük ağırlığını taşır gibi taşıdı.
***

Hastanelerde bile insan canına değer verilmediğini biliyoruz artık.
Çöplüklere bırakılan bebek ölüleri kadar, hastanelerde ölüme terk edilmiş çocukları bildiğimiz gibi.
O yüzden.
Sorumsuzluğun canını acıtacak kudreti kurduğumuz cümlelerde arıyoruz.
Hiçbir şeye yaramasa da.
Hastane acılı babayı küfürlü konuşmasından dolayı suçlarken, aynaya bakmayı öğrenecek.
***

Çocukları ninnilerle doyuran cennet, büyükleri buyur etmiyorsa, sebepsiz değildir.
Hayrünnisa bebek şimdi cennette siyah çantadan uçurtmasını uçuruyordur da.
Yankısı duyuluyor mudur vicdanlarda?
***

Gökyüzünde kendilerine yer olmadığını biliyor mudur acaba?
Havale geçiren bir bebeğe yeryüzünde yer bulamayan doktorlar, hemşireler, bilumum ölüm bekçileri.

***

Devletin malı deniz diyen büyükler ülkesinde. Çocuklar için can yelekleri bile gökyüzündedir.

***

Kuşlar için pencerene ekmek ufala.
Kredi kartını dikkatli kullan.
Pozitif düşün.
İş bitmeden ödeme yapma.

***

Reklamların aynası

Televizyon reklamlarında kullanılan ünlü insanlara bakıyorum.
Özellikle erkek olanlara bakıyorum dansöz olanları makbul.
Her türlü ahlaksızlığın, çirkinliğin içinde gezinenlere paha biçilmiyor.
Bunlara milyonlarca lira ödeyip, bizleri yürütülen kampanyanın enayisi sayıyorlar.
Çünkü yüzsüz bir ünlüyü koz kullanmak sanat.
Çünkü getirisi büyük.
Bu demektir ki efendi şarkıcılar, oyuncular, namuslu adamlar zıkkımın kökünü yesin.
Reklamların aynası bir üretici toplum mevcutken.

***

Sol yanında yarası vardır
Siyah beyaz duruşu
Gözleri ayrılık çeşmesi
Eylül kaşlı ağır başlıdır

Elinde kahvesiyle
Dolaşır yollarda
Burnunun direği
Sızlarken belli etmez

Akşam saatlerinde
Göl kenarını sever
Her vakit dilinde
Şarkım duyulur

Düşlerimden ördüğüm
Kazak vardır üzerinde
Görenlerin insaniyet namına
Haber vermesi rica olunur

Hakkı YALÇIN