Tarihi 11 Temmuz 2012

Ah İstanbul!

İstanbul'un içler acısı haline bakıyorum. İnsanlar cinnet ikliminde. Şehrin nüfusu arttıkça yetersiz kalan yollar şehrinde adım atacak hal kalmadı.
Köprü bakımı, şehrin kalbine saplanan bıçak gibi. Okullar tatil ama trafik kördüğüm.
***

Şehrin nefes alacak penceresi bile kalmamışken, trafiğin en yoğun olduğu merkezlere bile büyük binaların yapımına izin vermek, şehri katletmek sayılmıyor.
Nasılsa eleştiri mekanizması yerle bir. İltifat varken, itirafın ne önemi var!
***

Köprü bakımının hızlandırılması için bir çaba da yok.
Öznesi onarım, cümlesi boş vermişlik!
Çıkış yolu da üretilmiş. "Herkes tatile çıksın, trafik rahatlar!"
Her ülkeye böyle yetkili lazım!
***

Aldırmayın. Bunlar iyi günler. Şehrin kalbine saplanan büyük binaların açılışı yapılmadı daha.
Göçün duracağını mı sanıyorsunuz yoksa?
Yolların kenarına çiçek ekmekle, ormanlarına şehirler kurmak arasında sıkışan zavallı İstanbul'un krizi yeni başlayacak. "Evinizden çıkmayın" anonslarına alıştırın kendinizi!
***

Ayrıca, hayat size limon veriyorsa, yüzünüzü ekşitmeyin. Limonata yapın.
Otomobillerinizin kontaklarını kapatın.
Çıkın köprüye, maç yapın.
Otomobillerinizin içinde pişpirik oynayın Beceriksizliğin girdabında, dikiz aynasına bakıp, saçlarınızı tarayın.
Biraz da kendinizde arayın, bugünlerin bedelini.
***

Ah ulan İstanbul!
Bize bu kadar ihanet ediyorsun da...
Hala sana sevdalıyız ya.
En çok o koyuyor bize!