Tarihi 8 Eylül 2011

Bedel

Şimdi hangi namuslu babanın yüzüne baksam, harcanan bir ömrün izlerini görürüm. İplerde sallanan bir gençlikten kalan enkazı.
Acıma duygusunu yitirmiş bir ülkede, yarınları çalınmış yitik çocukları görürüm sokaklarda.
Uçurum başlarında azala azala tükenen son kuşları.
Kaybolan yarınları.
***

Dünden bugüne zamanı sorgularım hep. Muteber ailelerin koruyucusu olan politikacılardan kalan insanlara bakarım.
Bir zamanlar dağ gibi olan, şimdi düşünmekten korkan insanlara.
Ezilen, tükenen ve hiçliğe doğru hırsla yol alanlara.
***

Onlar başkalarına benzemeyi değil, kendi içlerine kapanmayı tercih ettiler.
İnsanlar uyumak için kitap okurken, uyanmak ve uyandırmak için kitap okumakla geçti ömürleri.
Bu ülkede yaşamak sadece onlara zehir oldu. Ellerinden her şeylerini aldılar En önemlisi de düşünce güçlerini.
***

Onların gençliklerinde "tek yol devrimdi!" Şimdiki insanlar için tek yol parayı bulmak.
İnsan canına verilen değerin anlamı gittikçe küçülürken, parasal coşkuların büyüdüğü bir ülkede, onlar hüzünle yaşıyor.
Gazeteler ve televizyonlar asli görevlerinin dışına taşarken, onların içine acının nehirleri dökülüyor.
Suskunluğa secde ediyorlar artık.
Oysa meydanlarda bağırmayı da bilirler, ölüme kafa tutmayı da.
Şimdi zamanın askısına asılmış, eski bir ceket gibiler.
Oysa Filistin askısını da tanırlar, işkencelerde susmayı da.
***

Onların harcanan gençliğinin bedelini kimseler ödeyemez elbet. Ama hiç olmazsa hayatlarının sonbaharında bu ülkede hukukun iktidar olmasını istiyorlar.
Çocukları için... "Biz görmedik siz görürsünüz" diye verilmiş sözleri vardı.
Hiç olmazsa onu yerine getirebilmek için.

* * *
Gözlerin bu sevdanın
En kalleş haliydi
Vedasız gideceğin
Her halinden belliydi
Hani ölüm ayırırdı
İkimizi bu sevdadan
Beni inkar edemezsin
Bıraktığım anılardan
Düşündükçe
Çılgına dönüyorum
Sana yabancı bir elin
Dokunuşunu
Hiç bekleme beni
Teslim olmuyorum
Kendime ayırdım
O son kurşunu
Hakkı YALÇIN

* * *

MUTLULUK TAKVİMİ
8 Eylül 2011

Sahafları dolaş.
Dişlerine bakım yaptır.
Bir ağaç altında kahve iç.
Kan bağışı yap.

* * *
Halkı yoksul olanın satın alma gücü yoktur da, satın alınma gücü çoktur.

* * *
Gülümse...
Kadın o kadar çirkindi ki...
Güzellik merkezinin sahibi, ön kapıyı kullanmasına izin vermiyordu. Kadın o kadar kokanaydı ki.
Makyajını temizleyip tartıldığında 5 kilo eksik çıkıyordu. Kadın kocasıyla tatil yaptığı deniz yatağına isim koymuştu. "Ölü deniz." Kadın dedikoduya o kadar meraklıydı ki.
Kulaklarına anten taktırdı.

* * *
Kötü insana verdiğimiz her şeyden pişmanlık duymalıyız.