Tarihi 20 Mayıs 2011

Hayaletler

Güneş yanığı ahşap evler vardı, çiçeklerle konuşurdu kadınlar.
Ayak sesleri karşı evlerden duyulurdu.
Kimse kimseyi dinlemeye tenezzül etmezdi, bırakın kasete almayı.
İnsanlar çeşme başında eğilirdi, avuç içleriyle su içmek için, üç kuruşluk çıkar için değil. İstanbul, meleklerin kanatları altında bir kartpostal gibi dururdu. İçinde saklardı gizlerini.
Zarafetini tümüyle dışa vururdu.
***

Mehtaplı gecelerde şarkılar söylenirdi hep birlikte.
Yoksul evler bile eşlik ederdi, açık mutfak penceresi küçük bir gazino.
Yandaki komşu Ermeni'ymiş, Kürt'müş lafı bile olmazdı.
Ezan sesleriyle çan sesleri birbirine karışırdı.
Tek atımlık barutu olurdu insanların, o zamanlar da hassastı toplum, o zaman da kırılgandı ama.
Dargınlar bayramı beklemeden barışırdı.
***

Ömürler ahşap duvara çivilenirdi, evlilik fotoğraflarıyla.Aşkın bir anlamı vardı, dillerde parayla saadet olmaz şarkıları.
Kadınların başı açık, ya da kapalı kime ne.
Tatlı bir ürperti açardı kapıları, kilit dediğin fabrika kuracak kadar ihtiyaç değil ki.
İnsanlar namuslu, insanlar haysiyetli.
Ahlaksızlığın politikası yapılmıyor.
İnsanlar iliklerine kadar merhametli.
***

Şimdi birbirini boğazlamak için fırsat kollayan insanlardan geçilmiyor ortalık.
Perdeler örtük, kapılar çift kilitli, yürekler sürgülü.
Kamplara bölünmüş insanlar.
Mahallenin delikanlıları ya kadın satıyor, ya uyuşturucu. Çocuklara musallat olan puştlar her köşede.
Ne şarkıların tadı var artık, ne denizlerin.
***

Ama bazı geceler huzur içinde hissediyorsunuzdur kendinizi.
Pezevenklerin, katillerin, çakalların yer yarılıp içine girdiğini hissediyorsunuz. Öyle gecelerde, eski güzelliklerin hayaletleri dolaşıyor İstanbul'da.
O günleri yadediyorlar.
Kulaklarınızı açarsanız şarkılarını da duyarsınız. "Anar ömrünce gönül, giden sevgilileri..."

* * *
GARİP ÜLKE
Ortada kasetler dolanıyor, "bele hakim olmamak suçu" tamam. Peki ya "ele hakim olmamak suçu?" Kalleşlik, kişilik haklarına tecavüz. Kimse bunun üzerine gitmiyor. Eee, bu ülke böyle bir ülke. Komşunun evi yanarken kahkaha atanlar, yarın kendi evleri yanarken de kimseden bir şey beklemesin.

* * *
Tutku her iklimde yetişen bitkidir.

* * *
12 Eylül'de kekemeydi demokrasi. Şimdi dilsiz!

* * *
20 Mayıs 2011
Mutluluk takvimi
Gözlerinin içi gülsün.
Sessizce veda et.
Organlarını bağışla.
Bebekleri kokla.

* * *
Adını bilmeden
Bir yola girdik
Ruhumuz yaralı
Aşka yenildik
Kim hatırlar bizi
Artık kim anar
Biz senle sevmeyi
İbadet bildik

Günahkar diyemem
Şu dilim yanar
Bende de günah var
Sendeki kadar
İntizar edemem
Taş olur kalbim
Ben de sevdim seni
Dünyalar kadar
Hakkı YALÇIN