Bilinmeyen renkleri keşfetmek.
Gökkuşağında sallanmak.
Gerektiğinde, okyanuslarda kulaç atmak.
Zamanı gelince karıncaların su içtiği ırmakta boğulmak.
Nükleer dünyada organik duyguların ta kendisi.
Cam kırıkları üzerinde halay çekmektir aşk.
Hayalleri gerçek saymak.
Aynasız odalarda, sevdiğinin gözlerinin içine bakarak saçlarını taramak.
Gökten yıldız çalmak. bağlamak kanayan yaraları.
Gerektiğinde doyasıya ağlamak.
Galibi bilinmeyen iki kişilik meydan muharebesidir aşk.
Sabahlara kadar nöbet.
Kadere meydan okumak.
Gemileri yakarken aslında yanmak.
Ruhların töreni, masumiyetin rüyaları.
Gerektiğinde ayrı dünyalar.
İğneyle ipliktir aşk, ilikle düğme.
Yüreklere anıtlar dikmek.
Mahremiyet, mahrumiyet Söylenmemiş sözlerin yazıldığı bir kitap.
Hayatın ölüme yetmediği zamanlarda ölümsüz olmak.
Eli açık bir sevda masalıdır aşk.
İlahi bir duygu.
Dördüncü cemre.
Gözyaşı şişelerini doldurmak.
Severken ayrılmak, duman olmak, ziyan olmak.
Şarkıları dinlemek, gerektiğinde inim inim inlemek.
Bir düşünün bakalım.
Yalan ve nefret üzerine kurulu bir dünyada, aşktan başka neyimiz var ki.
Aşk pişmanlık duymamaktır.
Zaten şunun şurasında senede bir gün aklımıza geliyorsa.
Neyin pişmanlığı...
