Tarihi 11 Ekim 2009

Magazin davası

Yıllarca magazin gazeteciliği yaptım.
Yanlışlarımız da oldu.
Ama çok zaman hesap verdik kendimize.
Hiç unutmuyorum, yıllar önce Kadir İnanır'ı Taksim'de bir otelde Sevtap Parman'la yakalamıştık. "Bu gece 1-0 mağlubum, beni çekmeyin" dedi. Çekmedik.
Yenilgiyi kabul eden birine saygı duymayı öğrenmiştik.
***

Şimdi bir oyuncunun, yerlerde sürünen fotoğraflarına baktım.
Adam sarhoş. "Ben evime gitmek istiyorum" diyorsa, gazetecilerin düşmüş bir adamı görüntüleme hakkı, önce vicdanlarında engellenmeliydi.
Yapmadılar.
Görevlerini yaptılar (!)
***

Şimdi magazinin durumunu tartışıyorlar.
Suçluları da buldular. Muhabirler.
Böyle muhabirliği kim üretti?
Televizyon kameralarını ünlülerin gözüne sokacak kadar ileri gitmeyi, kim besledi?
İnsanları kışkırtacak sorularla gündemi belirleyenler ve haber programlarını bile magazin şenliğine dönüştürenler kimlerdi?
Kendilerini ekranların Rolex'i görenlerden başka...
***

Magazin, televizyonlardan sonra yerle bir oldu. Çevresi genişledi, saygısı daraldı.
Ayakta duramayacak kadar sarhoş olan zavallı oyuncuları kim üretti?
***

Sarhoş bir oyuncunun görüntülerini tartışarak mesele halloldu mu?
Bedenlerini gecelik otel gibi kullandıran kadınları kapak yaparken, magazin basınına kalite kattıklarını düşünenler, muhabirleri ipe göndererek, davayı sonuçlandıracak mı?
Kendi kanalının oyuncularını alllayıp pullamak, rakip kanalın dizilerindeki oyuncuları katletmek, ne kadar etik bir magazin anlayışıdır acaba?
Bunları da tartışsınlar!
***

Bu gazetelerin, bu televizyonların bir sahibi olmalıydı.
O sahipler, gerçek suçluların muhabirler değil, magazini yönlendiren isimler olduğunu bilmeliydi.
O zaman ne yalancı şahitlere ihtiyacı olurdu bu davanın.
Ne de ekrandaki yargıçlara!