Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 4 Ağustos 2015

Şer ittifakı!..

HEP aynı hikaye... "Yeter, analar ağlamasın!" sözü bile mahiyet değiştiriyor birilerinin ağızlarında. Analar ağlamasın derken, devletin varlığının anlamı konusunda farklı fikirleri olmalı ki, devlet teröre müdahale etmesin demek istiyorlar aslında...
Terör örgütüne dur demek akıllarına bile gelmiyor. Zaten böyle bir şeyi düşünüyor olsalar bile, dur diyemeyeceklerini de biliyor olmalılar. Gazeteleri ve televizyonlarında, söylediklerine kendileri de pek inanmadan, ama muhatap kitleyi belki kandırırız niyetiyle, her konuyu saptırarak gündeme getiriyorlar.
Durmadan saldıran, yakan, yıkan ve öldüren bir terör örgütünü yok sayarak, devletin bu örgüte müdahalelerini kabahat gibi aktarmaya çalışmaları tek kelimeyle ibretlik. Laf arasında 'nerde bu devlet?' sorusunu sormayı ihmal etmiyor olmaları da tabii.
Kendilerini okuyan, dinleyen '87 milyonun' alabildiğine saf olduğu hayalinden kurtulabilecekleri ümidi olsa da, bunun zamanını kestirmek imkansız.
Eski savcı Zekeriya Öz'ün, 'Gezi olaylarına PKK müdahil olsaydı şu an hükümet edenlerin bu makamda oturma imkanı olmayacaktı...' şeklindeki 'cıvıldaması', meselenin ne olduğunu çok güzel izah ediyor.
Bir dönem 'devleti kurtaran/ kurtaracak savcı' olarak lanse edilen bu kişinin 'cıvıldaması', Paralel Yapı mensuplarının, durumu yeniden gözden geçirebilmeleri açısından bir fırsat aslında.

UÇURUMDAN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ!
'Biz ne yapmayı düşünüyorduk ve neler yaşadık? Beraber yürüdüğümüz insanların hedefi meğer nelermiş...' gibisinden bir beyin fırtınası, uçurumdan önceki son çıkış işlevi görebilir belki. Çünkü her şeye biz sahip olacağız heyecanına kapılarak çıktıkları yolun, hakikaten uçuruma doğru gittiği çok açık.
Bütün gelişmelerin ortak hedefi, pençeleri ve dişleri sökülüp, emredilen her şeyi yapmaya amade bir devlet yapısının oluşması. Bu maksatla oluşturulmuş bir ittifak var: Tam bir 'Şer İttifakı'. İttifakın dışımızda olan üyeleri neyse, ama esas can sıkanı içeridekiler...
Arzu ettikleri gerçekleşebilirse şayet, ülkenin zenginliklerini alabildiğine sömürecek bir çarkın kurulacağını ve bu çarkı işletenlere hizmet etmeye devam ederlerse, kendilerine kemik atılacağını umuyorlar sadece. Ha bir de, itibar göreceklerini, toplantılarda boy gösterip bol miktarda bedava içki içeceklerini hayal ediyorlar. Eskiden işler böyle yürüyordu çünkü. Şer İttifakı'nın Paralel destekçilerinin hesapları ise bambaşka.
Onlar, her ne ise artık, muhayyel hedeflerine, istenileni yapmaya hazır bir Türkiye ile daha kolay ulaşabileceklerini ümit ediyorlar.
Kendi ayakları üzerinde duran ve kendi kararlarını alan bir Türkiye, onları bozuyor yani.
Her kimlerden oluşuyorlarsa, Şer İttifakı'nın bilmediği ya da biliyor olsalar da unutmayı tercih ettikleri temel esas ise, hainlerin hiçbir zaman itibar sahibi olamayacakları. Niyetlendikleri netice farzı-ı muhal gerçekleşebilse bile, ilk hesabı görülecekler arasında olacaklarını düşünmüyorlar nedense. Çünkü, işin sonunda mutlaka başarısız olacakları için, devlet mekanizmalarının Şer İttifakı mensuplarına 'gel bakalım' diyeceği zaman pek uzak sayılmaz. O zaman da kendilerini 'biz bu işi oyun zannediyorduk' şeklinde savunacaklarına şüphe yok...