Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 27 Mayıs 2015

Armudun sapı, üzümün çöpü

Gezi Olayları sırasında sosyal medyada benzeri çok uçurulan balonlardan birisi de: "Az kaldı, dayanın!.. Avrupa Birliği hükümeti görevden almak için hazırlanıyor!.." şeklindeydi.
Bu balonu salanlar ya da okuyanlar içinden buna inanan var mıydı, bilinmez... New York Times gazetesi de benzer bir gayret içinde şimdi. ABD ve NATO'nun Türkiye'deki seçim sürecine müdahale etmesi gerektiği gibisinden, kargaları bile güldürecek yazılar yayımlıyor.
NYT böyle yazarken, İngiliz The Gurdian da, batı tarafından üflenen taktikleri gerektiği gibi kullanamadığını düşündükleri Kılıçdaroğlu'ndan şikayetçi.
CHP'ye destekleri ile tanınan gazete, son olarak şunları yazmak zorunda kaldı: "Kılıçdaroğlu, 'Merkez Türkiye' projesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çılgın projelerinden esinlenerek benzer bir yaklaşım denedi. Ancak projenin yeri ve detayları anlaşılamadı.
Dolayısıyla halk tarafından satın alınmadı. Etkisiz bir proje açıklaması olarak kaldı. Sadece AK Parti'nin anayasa değişikliği için gereken 400 sandalyeye ulaşmasını engellemeyi hedefleyen Kılıçdaroğlu'nun yenilgiyi şimdiden kabullendiği görülüyor."
Bu yazı, CHP'lilerden bazılarını HDP'ye oy vermeye ikna için de yayınlanmış olabilir belki. Ama Guardian'ın Kılıçdaroğlu'ndan ümidini kestiğine şüphe yok. Sadece Amerika ve İngiltere gazeteleri değil, ülkemize düşmanlıkları ile bilinen lobiler de işbaşında. Bunlar bir araya gelerek, Türkiye'deki seçim sürecini yönlendirme derdine düşmüşlerse, mesele büyük demektir. Ve o mesele de, batı her ne arzu ediyorsa yapmak yerine, Türkiye'nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapan bir Cumhurbaşkanı ve hükümetin işbaşında bulunmasıdır.
Başta batı medyası olmak üzere, Türkiye'deki seçimlerin kendi arzu ettikleri gibi neticelenmesi için hareketlenenler, aklımızı başımıza getirmeli aslında.
İçimizden birileri ile işbirliği yaptıkları kesin olan yabancı medya organlarının ve onları güdenlerin, bizim iyiliğimizi istemedikleri kesin. Onlar sadece, arzu edildiği gibi hareket eden bir Türkiye'ye kavuşma derdinde. Ali Taşkıran isimli bir dost, ders alınır ümidi ile şu anekdotu anlattı,:
Savaş zamanı, bir çatışma sırasında birliği ile irtibatı kesilen asker karargaha döner ve gördüğü ilk subaya, birliğinin nerede olduğunu sorar. Ortalık toz dumandır, subay şöyle der: "Birliğinin nerede olduğunu bilmiyorum. Ama bak düşman karşıda. Senin gitmen gereken yer de, düşman kuvvetlerin en çok ateş ettiği yerdir. Birliğin artık orasıdır; haydi gazan mübarek olsun!" Yaşadıklarımız hesaba katıldığında, anlatılan olay bugünlerde ne yapılması gerektiğini gösteren bir tür işaret. Memleketin istikrarını ve bekasını düşünenlerin olmaları gereken yer, harici ve dahili düşmanların hücumunun yoğunlaştığı yerdir.
Siyasi partiler, STK görünümlü yapılar, illegal oluşumlar... Hepsi birden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve tabii hükümeti hedef almış durumdalar. Bunlar, açık bir şekilde hem de; Türkiye'nin kendi ayakları üzerine kalkmasını sağlayıp, daha da ileri götürecek kadroları işbaşından uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Sözün kısası: Bütün bunlar karşısında hiç birimizin, 'armudun sapı, üzümün çöpü' muhabbeti yapmaya hakkımız yok!..