Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 21 Nisan 2015

Kabul et kurtul!..

Nisan'dayız. Ermeniler'in soykırım iddiaları ile ilgili gelişmeler hızlı bir şekilde devam ediyor ve edecek de anlaşılan. Türkiye dışında kimsenin 1915 olaylarının gerçek mahiyeti ile ilgili çalışmalar yapılması ve gerçeklerin açığa çıkarılması yönünde bir beklentisi yok çünkü.
Özellikle diasporadaki Ermeniler'in dillendirdiği 'Türkiye soykırım iddialarımızı tartışmasız bir şekilde kabul etsin' talebinin, dışarıda oldukça büyük bir destek gördüğü açık. Olup olmadığı şaibeli ve velev ki olmuş olsa bile sebep ve neticeleri tartışmalı olaylara istinaden dile getirilen talepler, ülkemizi köşeye sıkıştırabilme derdindeki mahfillerin işine geliyor çünkü.
Asıl düşündürücü ve üzücü olan, içimizdenmiş gibi gözüken bazılarının da benzer talepler konusunda ısrarcı kesilmeleri.
Madem ki Papa Francis, "1915'te yaşananların 20. Yüzyıl'ın ilk soykırımı olduğunu" ileri sürüyor ve Avrupa Parlamentosu da, "Türkiye'nin soykırımı kabul etmesinin Ermeni ve Türk halkları arasında uzlaşmanın sağlanması için gerekli olduğunu" söylüyor; o halde Ermeniler'in soykırım iddialarını kabul edelim ve rahatlayalım diyor, içimizdenmiş gibi yapanlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz yıl yaptığı 'ezber bozan' açıklamayı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bazı sözlerini takdirle anıyor, ancak 100. Yıl dolayısıyla başlayan ataklar karşısında verdikleri tepkileri 'milliyetçilik parantezine sıkışmak' olarak değerlendiriyorlar.
Batılı devletlerin 'zayıflatılmış Türkiye' stratejileri açısından kullanışlı bir malzeme haline getirdikleri diasporadaki Ermeniler'in iddialarını Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve ilgili diğer zevatın, kabul etmeleri ve özür dilemeleri gerektiğine inanıyorlar. 'Kabul et kurtul', düşünebildikleri tek formül çünkü.
Mesele ne olduğu ya da olmadığı değil, olduğu iddia edilen her şeyi batılılar tarafından dile getirildiği şekilde kabul etmek olduğu için detaylarla de ilgilenmiyorlar. Soykırım iddiasını kabul etmek entelektüel bir sorumluluk onlara göre. Temas ettikleri çevrelerde 1915 olaylarının bir soykırım olduğuna inandırılanlar çok olduğu için, biz de kabul edelim istiyorlar. Olaylar 1915'te yani Osmanlı döneminde yaşandığına ve mesulleri de İttihatçılar olduğuna göre, kabul etmenin herhangi bir sıkıntısı olmayacağı kanaatindeler. Soykırım suçlamasını kabul etmemiz gerektiğini düşünenlerin, ağırlıklı olarak İttihatçı kökene mensup olmaları da, işin ironik yanı.
Papa, mesela 1912 ve 1913'teki Balkan Savaşları ve ardından yaşanan göçlerde yüz binlerce Müslüman'ın hayatını kaybettiğini bilmiyor, Müslüman oldukları için görmezden geliyor ya da 20. Yüzyıl'ın 1915'te başladığını kabul ediyor olabilir...
Ama içimizdenmiş gibi yapanların hatırlamıyor ya da buna aldırmıyor olmasına ne demeli?.. '

Kabul et kurtul'dan sonra: 'Ver kurtul!..'

Vaktiyle külliyetli miktarda Ermeni vatandaşı katlettiği iddia edilen dedelerin torunları; suçlarını kabul edip özür de dileyince, meselenin kapanmış olabileceğini zannediyorlar.
Oysa büyük ihtimalle mesele asıl o zaman başlayacak. Artık külliyetli miktarda tazminat talepleri ve mantığını anlamanın kesinlikle mümkün olmayacağı toprak talepleri birbirini izleyecektir kesinlikle.
Hiç mübalağa etmeden söyleyebiliriz ki, tazminat talepleri Türkiye'nin gelecek yıllarını ipotek altına alabilecek rakamlardan başlayacaktır mesela. Kabul et kurtul diyenlerin, tazminat ve toprak talepleri söz konusu olduğunda hangi şarkıyı söyleyecekleri ise malum. O
zaman da: 'Ver kurtul!..' diyecekler...