Kadınlar risk altında: Sendorm, yüzde 90 kadınlarda yaşanıyor. Genellikle 30-70 yaş arası kadınların risk altında olduğunu belirten Prof. Dr. Sebahattin Ateşal, sendrom hakkında şu bilgileri veriyor: "Basit ifadeyle kalpte balonlaşma hastalığı diyebiliriz. Ani duygu değişimleri, derin üzüntüler, psikolojik yıkımlar, etkili şoklar hastalığın belirleyici sebepleri. Hasta göğsünde derin ağrılar hissediyor. Eko kardiyografi ile balonlaşmaların boyutları takip edilebiliyor."
Kriz belirtileri gösteriyor: Genellikle Kırık Kalp Sendromu yaşayan kişiler şiddetli göğüs ağrısı ve nefes darlığı şikayetiyle hastanelere koşuyor. Hastalık genellikle kalp krizini taklit ediyor. Sendromun, kalp hastalıklarından farklı olarak damar tıkanıklığına neden olmadığına değinen Ateşal, tedaviye dikkat çekiyor. Şunları söylüyor: "Kalp fonksiyonlarında bozulma gözlemlenir. Ritim bozukluğu yaşanabilir. Önemli olan hastalığı zamanında yakalayıp, hem duygusal tedavi boyutunu hem de kardiyoloji tarafını yani kalbi koruyucu tedbirleri eş zamanlı olarak uygulamaktır. Kalp yetmezliği, ritim bozukluğu ve şokla gelen ölümlere karşı gerekli önlem alınmalıdır. Bu tip tedavilerde kan sulandırıcıları kullanmayız. Ameliyat gerekmez".
Psikolojik destek şart: Doktorların öncelikle gelen hastanın geçmiş hikayesini sorgulaması gerekiyor. Teşhis konduğunda ise hemen tedaviye geçilmesi önem taşıyor. Kırık kalp Sendromu, tedavi edilmediğinde, kişiyi düştüğü kötü ruh hali nedeniyle depresyona kadar götürebiliyor. Bu da hastaların kalp krizi geçirmesini tetikliyor. Tedavi yolu ise mutlaka psikolojik destek almaktan geçiyor. Ayrıca hastaların kendilerine zaman ayırmaları, kendilerini mutlu edecek aktivitelere yönelmeleri gerekiyor. Uzmanlar, "Bu süreçte hasta yakınlarının desteği de çok önemli" diyor.
HASTALIĞI YENMEK SİZİN ELİNİZDE
Kırık Kalp Sendromu yaşayan hastaların psikolojik desteğin yanında yaşam tarzını değiştirmesi şart. Uzmanlar, şunları öneriyor: 8 Stresi kontrol edin. 8 Spor yapın. 8 Düzenli uyuyun. 8 Duş alın. 8 Yürüyüş en iyi ilaç. 8 Düzgün beslenin.
