Sessiz kalp krizi bitiriyor gençleri

Hiçbir belirti vermeden genç erkekleri yakalayan sessiz kalp hastalıkları ani ölümlere neden oluyor. Prof. Dr. Esen, ‘Kalp krizi geçirdiğini bilmeden yaşayanlar bile var’ diye uyarıyor...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 15 Mart 2017 Güncelleme 15 Mart 2017, 02:44
Sessiz kalp krizi bitiriyor gençleri

İÇİNDEKİLER

Göğüs ağrısı, sol kolda, sol omuzda, sırtta ve göğüste hissedilen baskı ile içten yanma tarzındaki ağrılar, çarpıntı, ani başlayan nefes darlığı ve aşırı terleme... Tüm bu şikayetler, kalp krizinin en belirgin belirtileri arasında yer alıyor. Ancak bazı kişiler, özellikle de gençler bu belirtiler olmaksızın da kalp krizi geçirebiliyor. Bu nedenle düzenli kalp kontrollerinin ihmal edilmemesi gerekiyor. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Metin Esen, sessiz kalp hastalığını ve dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlatıyor... belirti vermez Kalp, vücuda kan pompaladığı sürece hayat devam eder. Ancak kalpte bazen sıkıntılar olabilir ve vücutta bazı şikayetler meydana gelir. Bazen de hiçbir şikayet olmaksızın yorgunluk, uykusuzluk gibi müphem belirtilerle de kalp krizi yaşanır. Sessiz kalp krizi olarak tanımlanan bu tabloda, en riskli grubu; diyabet, kronik böbrek hastaları, özellikle 70 yaş üstündekiler ve kadınlar oluşturur. Kişi kalp krizi geçirdiğini bilmeden yaşar. Bu hastalarda kalp yetersizliği, aritmi ve ani kalp ölümleri görülebilir. Ani kalp ölümü; 2 saat içerisinde hastanın bilinen bir hastalığı olmaksızın yaşamını kaybetmesi olarak tanımlanır. Bunların önemli bir kısmında sessiz seyreden iskemik tablolar olduğu bilinir. Sessiz iskemi (gizli kalp hastalığı) tablosuna bilinen riskli grupları dışında genç, diyabeti olmayan, erkek hastalarda da rastlanabilir.

YAN DAMARLAR...
Hastalığın ortaya çıkmasında tıkanan damarın büyüklüğü, beslediği miyokard alanı ve kalbin fonksiyonlarına etkisi gibi birçok değişik faktör önem taşır. Sessiz iskemiye neden olan tıkanmalar, damarların daha alt bölümlerinde ve ana damar yerine yan dalların ya da daha az önemli olan dalların tıkanması sonucunda ortaya çıkar. na sıl tan ı konulur? Hiçbir belirti vermeksizin ortaya çıkan sessiz kalp hastalığı çoğu zaman tesadüfen yakalanmaktadır. Check-up sırasında, ekokardiyografi veya elektrokardiyografide kalbin bir bölümünün daha yavaş çalıştığı, daha az kasıldığı görülür. Elektroda buna ilişkin değişiklikler saptanır. Nedene yönelik araştırma yapılırken hasta kalp krizi öyküsünden söz etmese de görüntüleme yöntemleri buna ilişkin bulguları ortaya çıkarabilir. Hastada belirti olmasa bile özellikle koroner arter hastalığı için risk faktörlerine sahip insanlarda ileri tetkiklere başvurulmalıdır. Efor, miyokard perfüzyon sintigrafisi, stres eko kardiyografi gibi testlerden biri yapılarak hastalığın tanısı konulur. Tanı sonrası kalpteki problemin ciddi, damardaki sorunun ise yaygın olduğu bir takım kriterlerle anlaşılırsa hastaya anjiyo önerilir. Genç-yaşlı herkesin kalp hastalıkları tehlikesi açısından mutlaka düzenli olarak kontrollerini yaptırması önemlidir.

ŞEKER KOLESTEROL TEHLİKESİ
Kalp damar hastalığı olmayanlara risk faktörlerine yönelik bazı iyileştirici önlemler alınır. Diyabet, sigara kullanımı, hiperkolesterolemi (kötü huylu kolesterolün belli düzeyin üzerinde olması), tansiyon hastalığı gibi birden fazla risk faktörüne sahip kişilerde göğüs ağrısı yakınması dikkate alınarak bazen doğrudan koroner anjiyografi önerilir.

HANGİ BESİNLER KALP DOSTU?
Zeytinyağı, soğan, sarımsak, ıspanak, fasulye, pirinç, fındık, domates, elma ve greyfurt gibi besinler kalp sağlığını korur. Doymuş yağlar yerine, zeytinyağı kullanımı, kandaki kolesterol miktarını azaltarak kan basıncını düzene sokar. Zeytinyağı özellikle kalp-damar sağlığı açısından yararlıdır. Somon, uskumru ve ton gibi balıklar, süt-yoğurt, kuşkonmaz, arpa, muz, pancar, ceviz, yeşil çay, domates, karpuz, keten tohumu ve soya gibi besinler kalbe iyi gelir.

KORUYUCU ÖNLEMLERE DİKKAT
Beslenme bozukluğu, hareketsiz yaşam, aşırı yağlı gıdalar kalp sağlığını tehdit ediyor. Kalp damarlarını korumak için egzersiz önem taşıyor. Sigaranın bırakılması, diyabetin kontrol altına alınması, obezite halinde diyetisyen kontrolünde kilo verilmesi, koruyucu önlem olarak öne çıkıyor.