Kaplan, tapınağın mermerlerinin büyük oranda tahrip edildiğini, yağmalandığını, yakıldığını, kireç haline dönüştürüldüğünü belgelerle ortaya çıkardıklarını ifade etti. Bölgede 1980 yılından bu yana yaptıkları kazılarda, tapınağın su deposunu, hamamını, kutsal caddesinin malzemelerini tahrip edilmiş olarak bulduklarını anlatan Kaplan, ''Buranın her şeyi bir değerdi ama hepsi yok edildi'' dedi.
Gülpınar yöresinde mermer bulunmadığını belirten Kaplan, tapınağın inşasında kullanılan mermerlerin ise Marmara Adası'ndan yöreye getirildiğine işaret ederek, ''Mermerler gerçekten zor bir ortamda buraya getirilmiş. Tapınakta yaptığımız kazılarda çok sayıda kireç ocağına rastladık. Tapınaktaki mermerler, yerlerinden sökülüp bu ocaklarda eritildikten sonra kirece çevrilmiş. Kaliteli bazı mermerlerin ise yerlerinden sökülüp, o dönemde başka amaçlar için kullanıldığını belirledik'' diye konuştu. Yaşananları ''ibretlik bir olay'' olarak nitelendiren Kaplan, şöyle konuştu:
''Buraları bizim dedelerimiz tahrip etmedi. Biz Anadolu insanıyız, her şeye saygımız var. Atalarımızın yaşadığı dönemlerde de eski yapılardaki bazı malzemeler alınmıştır, başka yapılarda kullanılmıştır ama kesinlikle tahrip edilmemiştir. Bizansta bu yoktur. Onlar ya heykellerin başlarını kırmışlardır ya da mermerleri eritmişlerdir.''
