Mezon!

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 08 Nisan 2014 Güncelleme 08 Nisan 2014, 01:50
Mezon!

İÇİNDEKİLER

Cumhuriyet tarihi boyunca hatta 1850'lerden beri kendi halimize bırakılmadık! Bir el, her 10 yılda bir içeriyi karıştırdı! Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Abdülaziz'in katli, ilk dış borç alımı, Birinci Meşrutiyet, İkinci Meşrutiyet, Cumhuriyet, Lozan, darbeler, ekonomik iflaslar, IMF, Dünya Bankası gibi tsunamilerle yürüdük!
Boğulmadık ama ayağa da kalkamadık!
Bitkisel hayatla yaşam arasında gidip geldiğimiz çok oldu!
Bütün operasyonlar İÇERİDEKİ oyuncularla yapıldı!
Kullanan, oyunu yazan YABANCIYDI, ancak bu oyunda küçük bir karşılık adına sahne almak için sıraya girenler TÜRK'tü!
Bu ülkenin çocuklarıydı! Bilerek ya da bilmeyerek!
Daha çok bilmeden olurdu!
Bunun çok örnekleri vardı!
En son örnek Fethullah Gülen'di!
17 Aralık'tan sonra "DARBE"yi tartıştık! Gülen hareketinin içinde olduğu iddia edilen yargı ve polise sızmış bir yapının Erdoğan'ı indirmek istediğini yazdık konuştuk! Sandıkta yenilmeyen Erdoğan'ın yargı ve polis cuntasıyla götürülmek istendiğini anlattık!
Hatta bir keresinde "HİZMET'e bu rolü verenler önlerinde iki seçenek olduğunu biliyorlar! Ya hükümeti devirip kazanacaklar ya da operasyondan başarısızlıkla çıkıp kaybedecekler!" demiştim! Ve eklemiştim: Oyunu kuranlar kesinlikle bir ÜÇÜNCÜ ŞIKKI göz önünde tutarlar!
Biz şimdiye kadar iki şıkla ilgilendik!
Tansiyon yükseldiği için önümüzü görecek halde değildik!
Ama madem sandıklar açıldı ve Erdoğan çıktı şimdi biraz yukarı çıkıp aşağıya geniş kadrajla bakmalıyız!
Belki gözden kaçan bir takım ayrıntılar daha vardır!
Kim bilir!
Öncelikle içerideki oyun kuranlar kendileri tarafından seçilen insanlara asla ve kat'a "Türkiye karşıtı bir hareketin içinde olacaksınız!" demez! Bu konulara hiç girilmediği gibi aksine "Türkiye'yi büyüteceksiniz, süper bir güç olacaksınız" motivasyonuyla yaklaşılırdı!
Muhtemelen Fethullah Gülen de bu yolla oraya çekildi! Gülen de, Türkiye'ye hizmet ettiğini düşünüyordu!
O da geleceği yazdığı hissini taşıyordu!
Amerika'nın gücünden istifade edip bayrağı her yere taşıyacağını ve ülkeyi uçuracağını zannediyordu! Zaten sıkıntı da buradaydı! Karşımızdaki adamların akıllarını küçümsemezsek olayın bu kadar romantik olmadığını görürüz!
1980 öncesi SOLCULAR da SAĞCILAR da ülkeyi kurtarmak adına adam vuruyorlardı! Kimse üzerine aldığı görevin ülkeyi uçuruma götürdüğünü görmüyordu! Görülmezdi zaten!
Fethullah Gülen'e verilen ya da düşen başka bir rol daha vardı! Galiba bunu da hep birlikte atladık!
Nasıl mı?
Anlatalım!
Almanya'ya gidenler WÜRZBURG'u bilir! Tarihi küçük bir kenttir! Burada yetişen akıllı insanlardan birinin adı KARL WERNER HEISENBERG'tir! Heisenberg atomun içindeki temel parçacıkların yapısını izah etti! Zaten bu yüzden de NOBEL kazandı! 17 Aralık'tan sonra içeride yaşanan KUTSAL KOALİSYONU da bu modelle anlamak durumundayız! Öyle ya asla ve kat'a bir araya gelemeyecek yapılar elele tutuştu!
Bu nasıl oldu?
İşte burada yardımımıza Heisenberg yetişti!
Fizik kurallarının yeniden yazılmasına yol açan buluşun ismi MEZON ALAN TEORİSİ'ydi!
Heisenberg bir arada durması imkansız gibi görünen yapıların nasıl bir arada olduğunu ispatladı!
Atom çekirdeğinde protonlar ile nötronlar bulunmaktadır!
PROTONLAR (+), NÖTRONLAR ise (-) yüklüdür! Bu nedenle protonlar bir arada bulunup yol alamazlar!
Birbirlerini iterler! O zaman öyle bir şey yapılmalıydı ki protonlar birbirinden ayrılmamalıydı, kopmamalıydı!
İşte Heisenberg buna kafa yordu!
Ve sonuca gitti! Çekirdekteki protona, yanındaki nötrondan eksi (-) yüklü bir eleman (MEZON) sıçrar! EKSİ yük kazanan proton anında nötron olur! Yani dönüşür! Güç kaybı yaşayan nötron da EKSİ yük verdiği için PROTONA dönüşür! Bu öyle bir işlemdir ki DÖNÜŞÜM saniyenin yüzde biri gibi bir zamanda olur! Birbirleriyle bir arada duramayacak yapıda olanlar yani protonlar elele verirler! Artık düne kadar YABANCI ve SAKINCALI olanlar artık yan yanadır! Bu işlem gerçekleşmiştir! Yapılması gereken sadece hızlı bir alış-veriştir!
Eğer bu tepki çekmeden, dışlanmadan ve garipsenmeden gerçekleşmişse işlem tamamdır!
17 Aralık'ta Erdoğan'a saldıran PARALEL YAPI'nın bir görevi de seçimlerde yan yana durup, ortak kader çizgisinde buluştukları CHP'yi BAŞKALAŞTIRMAKTI!
Bunun için Deniz Baykal'ın gitmesi gerekiyordu! Ki kasetle gitmişti zaten! CHP'nin katı KEMALİST ilkelerden kopup, dinle, tarihle, gelenek ve Orta Doğu'yla yakınlaşması şarttı!
KÜRESEL DENKLEMDE Ankara'ya düşen rol buydu! Ama Deniz Bey'le bunun yapılması pek mümkün değildi!
Kaset imdada yetişti! Ve doğru dürüst bilmediğimiz ve tanımadığımız Kemal Bey partinin başına geçti! Bir miting deneyimi bile yoktu! Ama parti ona emanetti! Kemal Bey değişimin adıydı!
Deniz Bey'den sonra ALEVİ kimlikli birinin partinin başına geçmesi yadırgansa da işlem henüz tamamlanmamıştı! KASEDİ düşünenler ikinci, üçüncü adımı hesap ediyordu!
Kemal Bey kendi kimliğiyle ortada durdu! Net ve açıktı! Ve kabul etmek gerekir ki farklıydı! Hem de 30 Mart seçimlerine girerken CEMAATİ yanına alacak kadar! Fethullah Gülen'le kader ortaklığı yapacak kadar!
ATATÜRKÇÜLER'in "nefret ettikleri!" HİZMET HAREKETİ ile CHP yan yana ve eleleydi!
Bu bir ilkti! İRTİCANIN kalesi sayılan yapı, şimdi alevi kökenli bir liderin yürüttüğü hareketin can ortağıydı! BATI, AYDINLIK, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ, LAİKLİK gibi değerleri kimseye bırakmayan parti GÜLEN HOCA ile yan yanaydı!
Ne CHP'nin içinde, ne de dışında "Neler oluyor?" diye soran ve cevap bulan kimse yoktu!
Çünkü OYUNU KURAN DIŞARIDAYDI!
Ve senaryoyu onlar yazdığı için herkes sahnesi geldiğinde ROLÜNÜ öğrenecekti!
Bu değişmez kuraldı!
Ne Fethullah Gülen, ne Kemal Bey ne de CHP kendilerine biçilen rolü bilmiyor ve görmüyordu!
CHP'nin başkalaşması için düğmeye KASETLE basılmıştı!
Proton yani CHP, nötron'dan yani CEMAATTEN YARDIM almıştı!
Artık ikisi de kendisi değildi!
Gülen eski Gülen, CHP de eski CHP değildi!
İkisi de etkileşim ve başkalaşım sürecine girmişlerdi!
İstenen oydu!
CHP, Müslümanlarla, Ortadoğu ile, Kürtlerle başka bir şekilde konuşmak zorundaydı! Bu da değişimle olabilecek bir işti! Kafasını kaldırıp bölgeyle ilgilenmek görevi onlara gelecekti!
Plan buydu!
Bu nedenle 17 Aralık'la birlikte CEMAAT ya da Paralel Yapı ERDOĞAN'ı yıpratırken, CHP'yi de başka bir formata taşıyordu!
Buna da dünyada AKIL diyorlardı!
Bir taşla, üç belki de dört kuş birden!
ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone de "Herşeyde yabancı aramayın!" diye konuştu!
Aramayalım da kafamızı kuma mı gömelim!
CHP'de bundan sonra ne mi olur?
Değişim başladı mı durmaz!
Bunu da zaman gösterecek!

NOT: Bu etkileşim Erdoğan'ın rakipsiz olduğunun da göstergesi!
Çünkü CHP'nin dönüşümünü tamamlaması ve kadro yaratması zaman işi! Bütün kadroları HİZMET'ten alsa bile! Yani Ankara sıkı durunca bilek kolay bükülmüyor!
Birileri artık bunu görse!