İnternetten sevgili bulmak

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 20 Temmuz 2014 Güncelleme 20 Temmuz 2014, 00:00
İnternetten sevgili bulmak

İÇİNDEKİLER

Hücrelerimize kadar işleyen internet, artık hava, su, ekmek gibi hayatımızın ihtiyaçlarından biri oldu. Bir düşünün, iyice düşünün, ya olmasaydı ne yapardınız?
Ne kadar sıkıcı geliyor değil mi? Ama yıllar önce internet diye bir şey yoktu ve yaşanabiliyordu. Hatta belki de daha mutluyduk... Hayır o kadar da internet düşmanı değilim. Ben de kullanıyorum.
Neyse esas konumuza gelelim. Artık mağazalara bile gitmeyip internette alışveriş sitelerinden alıyoruz giyeceklerimizi, hatta yiyeceklerimizi.
İnsanlar teknolojinin ilerlemesi ile normal olarak arkadaş ortamı denen şeyi ortadan yavaş yavaş kaldırıyor. Olan arkadaş gruplarını da görüyoruz. Belki de yüzlerini arkadaşlarının profil resminden biliyorlar.
Çünkü aynı masada oturup hiç göz teması bile yapılmıyor. Sadece akıllı telefonları birbirlerine uzatıp, "Aaa şuna bak çok komik" ya da "Aaa kız Beril Su, Bodrum'da taglemiş (etiketlemiş) kendini" gibi konuşmalar.
Tabii ki bu işin sadece bir tarafı.
İnternet üzerinden kız tavlamaya çalışan garibanlarımız da var. Ne yapsın gariban yüz yüze iki kelamı normal düzeyde edemeyeceği için internette "Nasıl olsa bir daha beni görmez" güvencesiyle bülbül kesiliyor. Ve yazışmaya başlıyor.
Bu güvenceyi sadece konuşamayanlar değil sapıkça bakış açısı olanlar da kullanıyor. "Ne olacak rahat davranayım belki işe yarar. Yaramazsa internet kız kaynıyor" deyip daldan dala zıplamaya devam ediyorlar.
İnternetteki tanışma ya da Facebook gibi sitelerin en sevdiğim özelliği, hiç kimse çirkin değil kardeşim. Herkes profil fotoğrafında güzel ya da yakışıklı. Özellikle erkekler güneş gözlüklerinin yanında bir de dumanlar çıkaran sigarası ile karizmanın dik alasını yaşıyorlar. Kızlar ise dudaklarını gerizekalı gibi büküp güzel olduklarını ve daha seksi olduklarını zannediyorlar. Neyse bu profiller yanıltıcı olduğu için internette tavlanan sevgililerin ömürleri genellikle ikinci buluşmaya varmıyor. Kelebeğin ömrü gibi ne yazık ki, çok üzülüyorum bu çocuklara. Hani yazışırken, "Ben dış güzelliğe önem vermem; senin beynini, bakış açını sevdim" denirdi ne oldu ona.
Bir anda iç güzelliğine baktın ve dalağını mı beğenmedin? Yuh sana...

İntikam

Bir yüzbaşı ile emireri bir trende yolculuk ediyorlar. Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de var. Başka kimse yok. Bu iki grup birbirlerini tanımasa da yolculuk sırasında tanışırız diye çok yakın otururlar. Derken tren bir tünele giriyor, ortalık kararıyor.
Bir öpücük sesi ve ardından - şırraaak- çok şiddetli bir şamar sesi duyuluyor. Tren tünelden çıkıyor. Herkes şaşkın "Ne oldu" diye birbirine bakıyor.
Genç kız düşünüyor; "Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle şamarı yerler.."
Kızın annesi düşünüyor; "Helal benim kıza, öpüldü ama hemen şamarı yapıştırdı."
Yüzbaşı düşünüyor; "Ulan asker kızı öptü, şamarı ben yedim..."
Asker gülümsüyor; "İntikamımı aldım daa. Havaya bir öpücük, yüzbaşıya bir şamar!!)

Yaka

Hemşire, doktora hastayı gösterdi:
- Kalbini dinlemek için ne zaman eğilsem, kalp atışları hızlanıyor. Ne yapsak?
- Önlüğünün yakasını iliklesen..

Alkışlı Yorum

Kocamla Kadıköy'de oturuyoruz, operanın oradaki çiçekçilerin olduğu yerde. Gelen yanındakine çiçek alıyor, giden çiçek alıyor. Gözlerim dolmuş, adamın gözünün içine bakıyorum bana da çiçek alsın diye. Sonunda şuurumu kaybetmeme neden olan cümle geliyor: "Para vereyim de git kendine çiçek al..."